Bazı şeyler vardır özgür bırakılmaları gerekir. Kısıtlamalar ve kurallar yaratıcılığını ve verimliliğini düşürür. Tiyatro da işte özür bırakılması gereken sanat dallarından biri…
Tiyatro yıllar yıllar önce nasıl baskı ve kurallar ile zorluklarla karşılaştıysa şimdi de sessiz kurallar ile karşı karşıya.
*****
Zamanında padişahların kısıtlamaları ve baskıları tiyatronun gelişimini engelledi. Şimdilerde de gizli bir şekilde baskılar devam ediyor.
Bu baskılara göğüs geren susmayan ve sanatını icra edenler de yok değil…
İnsanın doğru bildiği şeyi yapması gerekir. İyi bir şekilde yapıyorsa her zaman desteklenmesi gerekir.
Tiyatro da bir şekilde desteklenmeli kısıtlanmamalı…
*****
Geçenlerde Muhsin Bey’in Son Hamlet’i oyununu izledim. Adana Devlet Tiyatrosu’nda gerçekleştirilen Uluslar arası Sabancı Tiyatro Festivali’nin en güzel oyunlarından biriydi. Oyun Osmanlı’dan Cumhuriyet'e uzanan Türk Tiyatrosu’nun gelişimini, tiyatro ve tiyatrocuların zamanında ne zorluklarla karşılaşıldığını anlatıyor. Bir ders niteliğinde olan önemli bir oyundu.
*****
Türk tiyatrosunun batılı anlamda kurucusu olarak kabul edilen Muhsin Ertuğrul, Ermeni aktör Vahram Papazyan ve Latife Hanım o kadar güzel bir dille anlatılmıştı ki etkilenmemek elde değil.
İlk kadın oyuncularımızın sahneye nasıl ve ne şartlarda çıktıkları da ayrıca gözler önüne serildi. Kadınlar her dönem ayrı zorluklarla mücadele içinde olmuşlar. Sanat icra etmek isteyen yetenekli bir kadınlar zamanında ne zorluklar yaşamışlar…
*****
Zorluklar ile sıkıntılar ve baskılar ile bugünlere gelmiş olan tiyatroya sahip çıkmalıyız. Tiyatro için özgür bir ortam bırakmalıyız. Sanatçıları, metin yazarlarını, tiyatroları desteklemeliyiz.