Ayak ayak üstüne atmış, babasının karşısında sigara içiyor.
Babası, bir şeyler anlatıyor kendi dilince.
Oğlu, el kol hareketi yapıyor.
Görseniz sol eliyle babasına bir tokat yapıştıracağını sanırsınız.
Baba mütevazılığını elden bırakmıyor. Oğlunu, anlattığı konunun doğruluğuna inandırmaya çalışıyor.
Oğlu, hiç oralı olmadan. El kol hareketi yapmaya devam ediyor.
Yoldan gelip geçenler, bürosundaki pencereden aşağı bakanlar baba ile oğlun bu içler acısı halini seyrediyor.
Eskiden biz babamızın karşısında bırakın sigara içmeyi ayak ayak üstüne atmazdık. O sofraya oturmadan biz oturmazdık.
Babanın bir ağırlığı vardı. Baba konuştuğu zaman çocuklar susardı. Baba ne derse o olurdu. Baba bir evin direğiydi.
Geldiğimiz noktaya bakın.
Oğlu biraz daha ileri gitse babasını eline alıp dövecek.
Ne oldu bize, ne değiştirdi bizi böyle
Evlatlık duygusunu ne kaybettirdi..
Neden babalarımıza karşı böyle saldırgan olduk. Neden babalarımızı dinlemiyoruz. Neden onların sözünden çıkıyoruz.
Yarın siz de baba olduğunuzda evladınızın sokakta size böyle saygısızca davranmasını kabul edebilir misiniz?.
Teknoloji gelişiyor, nesil değişiyor gibi sözlerle babalara olan saygıyı hiçe sayamazsınız.
Hiçbir duygu babalık duygusunun yerini tutamaz.
Çocukken, gecenin bir yarısında siz uyurken hasta olmayın diye üstünüzü örten babanızı, büyüdüğünüz zaman böyle terslemeyin.
Yarın kaybettiğinizde bugün yaptıklarınız çok ağırınıza gider.
Yaşınız kaç olursa olsun babanıza saygıda kusur etmeyin. Çünkü babalar her yaşta olgundur. Evladına zarar gelmesini istemez. Yemez yedirir, giymez giydirir. Kendi cebindeki son parayı da evladına verir ki arkadaşına mahcup olmasın diye.
Babalarınızla konuşurken onlara saygı duyun.
Yarın siz de baba olacaksınız.
Eğer evladınızın size karşı gelmesini istemiyorsanız…
Babalarınıza karşı gelmeyin!
Unutmayın;
Sizin bildiğiniz kadar, babanızın sildiği vardır!
Süleyman Gayır
Yorumlar
Kalan Karakter: