Bolu Büyükşehir Belediye Başkanı; sürpriz bir çıkış yaparak ülkemizdeki yabancılar konusunda ciddi bir tartışma ortamı yarattı. Bolu’da bulunan yabancıların; içme suyu ve çevre temizlik vergilerinin yerli halktan daha fazla olması gerektiğini dile getirdi.
Belediyenin gelirlerini artırmak gibi gayri ahlaki ve ticari bir kaygı taşımadığını, ırkçı ve fanatik milliyetçi olmadığını ifade eden Bolu Belediye Başkanı, bugüne kadar herkesin görmezden geldiği, halının altına süpürdüğü bir konuyu, tüm çıplaklığıyla toplumun önüne attı. Tartışılmasını, herkesin eteğindeki taşı dökmesini istedi.
Tabi çarşı karıştı!
Ülke sınırları ötesinden; demokratik-laik ve sosyal hukuk devletinin sağladığı imkanlarla güzel bir yaşam sürenlerin de hedefi haline geldi…
Sağcısı-solcusu, AKP’lisi-Muhalifi, Sahte Sosyal Demokratı-Aydın geçinen sazanı olmak üzere her kafadan bir ses çıkıp, Bolu Büyükşehir Belediye Başkanı’na sallamaya başladı. Herkes hümanist, herkes sağduyu sahibi, herkes ilerici-demokrat oldu.
Herkes islami değerlere sahip çıkar göründü…
Hz.Muhammed’in Medine’ye hicretinde kendisine kucak açan Medineli Müslümanlarla (Ensar) aynı kefeye koydular kendilerini…
Ağız dolusu küfür, hakaret ve yaftalama yarışına giriştiler…
Adeta linç girişimi başladı…
Kadın cinayetlerine-Tecavüzlere-Harama el uzatılmasına-Ülkenin soyulmasına, Sömürüye itirazı olmayan, görmezden gelen, kulak tıkayan bu güruh; iblis suratını göstermeye başladı.
Ama kimse çıkıp da “Yahu bu adam ne diyor? Ortada bir sorun var… Karalamayla bir yere varamayız… Bu konudaki düşüncelerimizi derleyip-toplayalım” demiyor…
Vurun abalıya!...
TV ekranlarında boy gösterenler; ağızlarını doldurarak, çok önemli laflar eder pozisyonunda ahkam kesip, ağlak bir şekilde, salya-sümük hümanizm havarisi kesiliyor…
YABANCILARIN STATÜSÜ NEDİR?
Öncelikle; bugün ülkemizdeki yabancıların statüsü nedir?
Bunlar; mülteci mi? Göçmen mi? Yoksa geçici sığınmacı mı?
Aç gözlü sermayenin elinde sömürüye dayalı ucuz işgücü mü?
Sorunu doğru tesbit edip, çözümü için çaba sarfetmek gerekir…
Bana göre; ülkemizdeki yabancılar; AKP’nin elinde bir maymuncuk!
AB ile At pazarlığı unsuru!
İç muhalefete karşı da silahlı milis yapısının tabanı!
Şimdiden; algı operasyonu yaparak, TV-Gazete ve Sosyal Medyada, “AKP seçimi kaybetse de iktidarı bırakır mı?” söylemleriyle; toplumu tehdit ederek, korkutup-sindirmeye çalışıyorlar.
Olası kötü senaryoda Afganlı-Pakistanlı-Libyalı milisler; iç savaş provası için el altında tutuluyor, besleniyor ve yedek güç olarak korunuyorlar…
Çünkü; ABD ile Türkiye’nin anlaştığı, İran’la pazarlık yapılarak Afganlılar’ın Türkiye’ye gelmelerinin sağlandığı yönündeki açıklamalar inkar edilmedi! Üstelik bu Afganlılar arasında yaralı, kadın-çocuk ve hasta yok… Hepsi sırım gibi…
Savaş konusunda eğitimli oldukları ortada… Üstelik utanmadan bu ülke sınırları içerisinde askeri kıyafetle gezme cüretini de gösteriyorlar!
Tabi bu cesareti kimden aldıklarını söylemeye gerek yok!
Muhafazakar (Daha çok dinci-bağnaz-yobaz) bu yabancılar için hamaset yaparken; Solculara dönüp, “Sığınmacılara, göçmenlere, mültecilere, mazlumlara biz sahip çıkıyoruz… Siz lafta devrimcisiniz!” demeye başladı! İyi mi…
Güler misin, ağlar mısın?
Devrimciler, 6.Filo’yu kovarken kendilerinin 6.Filo’yu kıble yaptıkları unutuldu sanki!
Yabancılara sahip çıkma turnusol kağıdı gibi oldu!
Kim yabancılara sahip çıkıyorsa; o daha çok insancıl, daha çok vicdanlı, daha sosyalist, daha devrimci, daha ahlaklı vs…
KİMSENİN PLAN-PROJESİ YOK
Bu ülkede yönetenler kadar muhalefetin de geçici sığınmacılarla ilgili net bir duruşu yok... “KALSIN” diyenler, geçici sığınmacıların niye kalması gerektiğini ve kalması halinde ne yapacağını bilmiyor...
“GİTSİN” diyenler, sığınmacıların gönderilmeleri halinde nasıl gönderilecekleri konusunda plan ve projeye sahip değiller...
“Halkların kardeşliği, emekçilerin birleşmesi” gibi sol jargonu dillerine dolayanların da; geçici sığınmacıların önümüzdeki süreçte bulundukları bölgelerde demografik yapıya etkisi, eğitimleri, ekonomideki olumlu ve olumsuz etkileri noktasında insanları aydınlatıcı net bir görüş ve düşünce ortaya koyamıyor…
Türkiye üzerinde mülteci-göçmen veya geçici sığınmacı ne derseniz deyin, bu konuda emperyal bir sinsi plan var...
Türkiye; hızla bataklığa çekiliyor…
Türkiye; Türkü-Kürdü-Lazı-Çerkezi, Sünnisi-Alevisi ile birleşik bir güç olmaktan çıkarılıp, dağınık-bölünmüş-ayrışmış kaotik bir ülke haline dönüştürülmek isteniyor.
Emperyalizm girdiği ülkelerde insanları birbirine düşürüp, yeraltı ve yerüstü kaynaklarını sömürdükten sonra işi bittiğinde enkaz bırakıp kaçar...Özellikle Afganlıların bu ülkeye taşınmasında, (şu ana kadar sinsi planı AKP inkar etmedi) ABD ve Türkiye arasında mutabakat olduğu ortada.
Kafa kesen-bağnaz-yobaz-insanlık düşmanı-serseri kılıklı, üstelik bir çoğu askeri kıyafetli Afgan’ın bu ülkeye getirilmesi; iç savaş hazırlığıdır.
İnsani yönden, konu dramatize edilerek, duygusal söylemler yapılarak, salya-sümük ağdalı laflar kullanılarak, Kurtuluş Savaşı'mızda yardım yaptıkları yalanına kadar, hümanist ve halkların kardeşliği gibi süslü söylemlerle bu hain girişimi görmezden gelemeyiz...
Göçmen veya mülteci değil, geçici sığınmacıların, zaman içerisinde ülkelerine gönderilmeleri gerekiyor... Ülkesinde iç savaş olduğu için, canını kurtarmak adına ülkemize geldiğini söyleyenlerin, bayram kutlamak için ülkelerine tatile gitmesi; onların gerçekte mülteci olmadıklarını gösteriyor...
Bugünden tezi yok; her aklı başında insanın bu konuda kafa yorması, ortak bir paydada buluşması, STK'ların konuyu detaylı olarak ele alıp, çalıştay ve panellerde tartışması ve bir duruş göstermesi gerekiyor...
Gidişat hiç iç açıcı değil...
Burada iç savaş provaları yapılıyor. AKP'nin olası bir seçim yenilgisinde iç karışıklık yaratmak için sütre gerisinde güç toplaması, olası senaryo üzerine taktiksel çalışmalar yapması teorisinin yabana atılmaması gerekiyor.
Daha ne kadar görmezden gelecek, halının altına süpüreceğiz?
Bu konu çok acil çözüm bekliyor.
Emperyalizmin bu çirkin oyununu bozmanın tam zamanı...
Bolu Büyükşehir Belediye Başkanı'nı suçlamak ve bazılarına yem yapmak yerine; bu noktadan itibaren konunun akl-ı selim bir şekilde tartışılması daha önemlidir...
Geçici sığınmacıların; kalmaları halinde entegrasyon için neler yapılacağı noktasında plan ve proje var mı? Beslenme-Barınma-Eğitim-Kültür başta olmak üzere, etnik kimliğini koruyup dil öğrenmesi ve sosyal yaşama uyum sağlaması noktasında yapılması gerekenler için master plan var mı?
Geçici sığınmacıların; gönderilmeleri halinde nasıl bir yol izleneceği, burada doğanların çift pasaport hakları, vatandaşlık verilen ve memur yapılanların bu haklarının hangi statüde tanınacağı vb… bir çok soru yanıt beklerken, herhangi bir master plan yapıldı mı?
İlanihaye burada kalmaları mı bekleniyor!...
O yüzden; toplum olarak ister göçmen deyin, ister mülteci isterse de sığınmacı…
Ortada bir sorun var…
Bu sorunun çözümü noktasında herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor…
Devletin tüm kurum ve kuruluşlarının her olasılığı gözönüne alarak değerlendirme yapması ve master plan hazırlaması gerekiyor…