mor koza

kirvem yağı bol bulunca, malum!

belediyelerde de para çok ya

nasıl harcayacaklarını şaşırıyorlar

öyle bir harcıyorlar ki, zalim!

ama elin parasıyla da gitmek olmuyor

götürüyorsun adamı yerini beğenmiyor

daha gitmeden uçakta geğiriyor

***

ben

istanbul’a otobüsle gidiyorum

harem’de inip yürüyorum üsküdar’a

çay içiyorum sahilde

parasını kendim ödüyorum

‘bunları martılara atacağım’ diyerek, simitçiyle pazarlık yapıyorum

sonra paylaşıyorum simitlerimi martılarla

kafama göre seyrediyorum kızkulesini

gurubvakti geliyor

kahvemi içiyorum

gurubakarşı ne yazarsam artık

sevdaya, hasrete, ayrılığa dair

kalk diyen yok

git diyen yok

***

ama elin parasıyla gidenler öyle mi

gerdek öyküsü gibi!

parayı veren ne derse o

ipi nereye çekerse oraya

uçaktan indiriyor otobüse

otobüsten indiriyor otele

götürüp oturtuyor salona

salondan çıkarıyor otobüse

otobüsten indiriyor lokantaya

lokantadan çıkarıyor uçağa

bari balık ekmek yedirseydiniz!

yakıştırsaydınız bu çağa

***

istanbul’da kebap yemek olur mu

hem de adana’dan git kebap ye!

bir de yanında ayran içseydiniz

kebabın başkentinden gidip

istanbul’da pirzola yiyeceksin

martılar gülecek!

***

ama parayı başkası verince oluyor

sesini çıkaramıyorsun

ye yiyebildiğin kadar

doldur kahvaltı tabağını kim görecek

diyarbakırlı garson ne diyecek

hem beleş sirke baldan tatlı geliyor

geriye sana bir fotoğraf çektirmek kalıyor

bir sanatçı bulursan ne ala

gören de seni istanbul’da sanıyor

***

birileri görüntülemeliydi bunu

filmini çekmeliydi hatta

bakmadan ayağındaki toza

nasıl olsa altın portakal ertelendi

kesin, ödül verirdi mor koza

***

ne diyor kemal burkay:

‘belki şehre bir film gelir

bir güzel orman olur yazılarda

iklim değişir

akdeniz olur

gülümse’

***

bu yolculuk çekilseydi

güzel film olurdu adana için!

belki bir yönetmen gelirdi

birkaç aktör

birkaç artist

birkaç sinema eleştirmeni

birkaç gazeteci

birkaç yazar

bir vali

birkaç belediye başkanı

birkaç işadamı

iklim değişirdi

akdeniz olurdu

gülümserdiniz

***

istanbul’a git

hiç birini göremeden

hatta denizi göremeden

gel

***

kapadokya’ya git

göreme’den geç

göreme’yi

göremeden gel

gibi bir şey

***

yazık…

kirvemin de yağı boşa gitti!