İbrahim AKYOL
Çavuşoğlu, terörsüz Türkiye sürecinde Meclis’in kapanarak özel bir komisyon kurulmasını ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin bu komisyona katılımını oldukça isabetli bir karar olarak değerlendirdiğini açıkladı. Çavuşoğlu, “Bu bağlamda, Sayın Özgür Özel’i tebrik ediyorum. Süreç, zaten Sayın Cumhurbaşkanı’nın ve Sayın Devlet Bahçeli’nin öncülüğünde oluşturulan siyasi mimari doğrultusunda ilerlemektedir” diyerek sözlerine şöyle devam etti:
“Devletin yönetiminde şu an iki farklı yaklaşım bulunmaktadır. Bir kesim Cumhuriyeti Osmanlı’nın devamı olarak görürken, diğer kesim Osmanlı’nın sona ermesiyle Cumhuriyet’in kurulduğunu kabul etmektedir. Bugün, Osmanlı’nın devamı anlayışını benimseyen kesimin devlet yönetiminde daha etkili olduğu görülmektedir.
Bu aşamada, Sayın Ekrem İmamoğlu’nun almış olduğu cezayla birlikte siyasi yasaklı hale gelmesi söz konusu olabilir. CHP’nin komisyona davet edilmesi, yalnızca “Terörsüz Türkiye” hedefi doğrultusunda değil, aynı zamanda sürecin toplumsal meşruiyet kazanması amacıyla gerçekleştirilmiştir. CHP de bu komisyona katılarak, başta Sayın Ekrem İmamoğlu olmak üzere siyasi tuzaklara maruz kalmış tüm belediye başkanlarının durumunun yeniden değerlendirilmesini talep edecektir. Zaten bazı siyasi isimlerin cezalarını almasıyla birlikte iktidar açısından oluşan siyasi tehditler bertaraf edilmiş olacaktır.
Gerçekten de Türkiye'nin terörden arınmış bir döneme acilen ihtiyacı vardır. Bu kapsamda başta Sayın Devlet Bahçeli ve Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere sürece katkı sunan herkesi takdirle karşılıyorum. Umuyorum ki bu komisyon ve süreç başarıyla sonuçlanır. Artık ne bir şehit haberi almak, ne de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan bir bireyin, etnik kökenine bakılmaksızın dağa çıkması ya da öldürülmesi kabul edilebilir değildir.
Bununla birlikte, Ortadoğu'daki gelişmeleri de yakından takip ediyoruz. En büyük endişemiz, bu sürecin içinden veya arkasından İsrail ya da ABD gibi dış aktörlerin çıkmasıdır. Dileğim ve duam odur ki bu sürecin temel amacı, PKK’nın silah bırakması ve ülkeye gerçek anlamda barışın gelmesidir.
Ancak PKK'nın birçok ağır suç barındıran eylemleri göz önünde bulundurulduğunda, örgütün kendini feshetmesi durumunda bile “siyasi mahkum” statüsü verilerek affedilmesini doğru bulmuyorum. Madem bu ülkeye kapsamlı bir toplumsal barış gelecek, o hâlde geçmişte adil ve eşit yargılanmayan, bugünkü ekonomik, psikolojik ve sosyal koşullar da dikkate alınarak değerlendirilmesi gereken mahkumlar da vardır. Unutulmamalıdır ki, Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana tam 47 kez af çıkarılmış, devlet kimi zaman teröristleri dahi affetmiştir.
Mevcut iktidar ise bugüne kadar yalnızca infaz düzenlemeleriyle bu sorunu çözmeye çalışmış; fakat köklü bir çözüm üretememiştir. Eğer gerçekten yeni bir Türkiye kurulacaksa ve terör örgütü mensuplarına bile af düşünülüyorsa, cezaevlerinde bulunan ve Adalet Bakanımız Sayın Yılmaz Tunç’un da ifade ettiği gibi, “herkes ikinci bir şansı hak eder” ilkesine uygun şekilde kader mahkumlarına da bu fırsat verilmelidir.
Gelin, onlara yeni bir hayat şansı tanıyalım. Terörsüz Türkiye dönemini, toplumsal barışı sadece belirli kesimlerle değil, toplumun tüm bireyleriyle birlikte gerçekleştirelim ve hep birlikte kutlayalım.”
Yorumlar
Kalan Karakter: