MUSTAFA ÖZKE
ADANA (GÜNAYDIN) – ‘Sokak çocuk doğurur mu, doğurmaz. Öyleyse neden sokak çocuğu tabirini kullanıyoruz? Çocuğu sokağa iten nedenleri araştırmadan neden onu yaftalıyoruz’
AB Türkiye Delegasyonu’nun desteğiyle UNICEF’in Gaziantep’te gerçekleştirdiği Çocuk Hakları ve Medya Çalıştayı’nda en çok bu söze takıldım. Biz hep çocukları rutin etkinliklerde, bayramlarda, çocuk hakları gününde, kahramanlık, fedakârlık gösterdiklerinde, zor koşullarda hayatta kalmayı başardıklarında haber yapıyoruz.
‘ÇALIŞTAYDA BEYİN FIRTINASI’
Haberlerde, ‘çöpçü çocuk’, ‘sokak çocuğu’, ‘suçlu çocuk’, ‘potansiyel tehlike’, ‘çocuk çeteleri’, ‘kapkaç makineleri’ ifadelerinin kesinlikle kullanılmaması gerektiğini bilmiyoruz.
‘Suça sürüklenen çocuk’ veya ‘kanunla ihtilafa düşen çocuk’ ifadesi kullanılması gerekirken, biz çocukları ve çocuk haklarını haberlerde yok sayıyoruz.
UNICEF’in Çocuk Hakları ve Medya Çalıştayı’nda gerçekleştirilen atölye çalışması adeta beyin fırtınasına döndü. Prof. Dr. İncilay Cangöz ve Doç. Dr. Esra Arcan’ın yönettiği çalıştay, gazetecilerin çocuk ve çocuk hakları konusunda yaptığı yanlışları da gözler önüne serdi.
Çalıştayda bir haber için görüşme yapılırken çocuklara canlandırma yaptırılmaması, görüşmeci ve foto muhabiri sayısının sınırlı tutulması, isim değiştirilmesi ve çocuğun haklarına saygı gösterilmesi gerektiği anlatıldı.
‘ÇOCUĞUN MÜLTECİSİ YOKTUR’
UNICEF Türkiye İletişim Bölüm Başkanı Sema Hosta, “Çocuğun mültecisi, göçmeni yoktur. Hangi anne ve babadan doğduğu da önemli değildir. Çocuk çocuktur” sözüyle başladığı konuşmasında UNICEF’in 1946’dan bu yana dünyada çocuk haklarının en büyük ve en güçlü savunucusu olduğunu söyledi. 1946’dan beri 190’dan fazla ülkede çalışmalar yapan UNICEF’in çocuk hakları savunuculuğunda lider bir konumda olduğunu vurgulayan Hosta, dünyada çocukların ihmal edilmemesi gerektiğini belirterek, “Çünkü çocuğu ihmal etmenin maliyeti çok pahalıya patlıyor.” dedi
‘VALİNİN YANAĞINI SIKIYOR MUSUNUZ?’
UNICEF’in Çocuk Hakları ve Medya Çalıştayı’nda çok başarılı bir sunum gerçekleştiren Prof. Dr. İncilay Cangöz, çocuklarla gerçekleştirilen röportaj sırasında yapılan yanlışları anlattı.
Prof. Cangöz, “Bir muhabir vali ile nasıl röportaj yapıyor. Makamına saygı duyuyor, giyimine kuşamına dikkat ediyor. Gayet ciddi ve nezaketli bir biçimde röportaj yapıyor. Siz röportaja gittiğinizde valinin yanağını sıkıyor musunuz? Saçlarını okşuyor musunuz? Öyleyse çocukla röportaj yaparken onun beden mahremiyetine saygı duymalısınız. Çünkü herkesin bir beden mahremiyeti vardır. Nasıl ki valinin yanağını sıkamıyorsanız, röportaja gittiğiniz çocuğun karşısında da o ciddiyetle durmanız gerekiyor” diye konuştu.
‘KAMU YARARI YOKSA HABERİ YOK SAYIN’
Çocuk ve çocuk haklarına ilişkin konularda gündem yaratma ve çocuklar hakkında yapılmış bir haberin yazımı konusunda düşülen hataları anlatan Prof. Dr. İncilay Cangöz, “Eğer kamu yararı yoksa o haberi yok sayın. Olumsuz bir haberini yaptığınız çocuğun geleceğini düşünün” şeklinde konuştu
Medyadaki en yaygın hak ihlallerinden söz eden Prof. Dr. İncilay Cangöz, “Güneydoğu’da bir kentte olumsuz bir olay yaşanıyor. Siz çocuğun adını açık açık yazmıyorsunuz ama okulun fotoğrafını koyuyorsunuz. Okulun bulunduğu ilçede aileler birbirini tanıyor. Suça itilmiş çocuğu da tanıyor, mağduru da tanıyor. O haberi yaptığınız da çocuğun baş harflerini yapsanız bile bilen biliyor. Oradaki haberde bir kamu yararı var mı? Haber size ilk başlarda güzel gibi görünebilir ama o okuldaki çocukların geleceğini düşünebiliyor musunuz? Bu yönüyle çocuk haberleri yazılırken çok detaya inilmeden genellemeler yapılarak ele alınmalı” ifadesini kullandı.
‘ÇOCUKLAR TEHLİKELİ DEĞİL, ÇOCUKLAR TEHLİKEDEDİR’
Doç. Dr. Esra Arcan ise ‘Medya ve ayrımcılık, yabancı düşmanlığı’ konusunu ele alarak, çocukları ruhsal olarak sıkıntıya sokacak haber ve fotoğrafların kullanılmaması gerektiğini anlattı.
Bir muhabirin olumsuz çocuk haberi yaparken çok iyi düşünüp karar vermesi gerektiğini belirten Arcan, çocuk hakları konusunda iyi ve kötü haber örneklerini sunarak, bu haberlerin toplumdaki yansımalarını anlattı.
Gazetecilerin çocuklarla ilgili haberlerde her cümleden sorumlu olduğunu kaydeden Doç. Dr. Esra Arcan, çeşitli suçlara karışmış çocuklara tehlikeli damgası vurmanın, o çocuğu gelecekte daha büyük sorunlarla karşı karşıya bırakacağını ifade etti.
‘MAHREMİYETE SAYGI DUYUN’
Çocuklarla ilgili olumsuz haberlerde muhabirlerin empati yapmasını da isteyen Arcan, “Olumsuz haberini yapacağınız çocuğun annesini, babasını, akrabalarını düşünün. O çocuk sizin olsaydı, haber diliniz nasıl olurdu? Çünkü suçlu çocuk yoktur, suça itilmiş çocuk vardır. O çocuğu suça iten nedenleri araştırıp, genel bir haber yapmanız toplumsal açıdan daha yararlı olur diye düşünüyorum.” dedi
Mültecilerin medyada ‘yardıma muhtaç’ ve ‘kurban’ olarak sunulduğunu; ‘acı, üzüntü ve umutsuzluk’ durumlarına hapsedildiğini vurgulayan Doç. Dr. Esra Arcan, şunları söyledi: “Haberlerde çocuklar, tehdit, problem kaynağı olarak ele alınmamalı. Suç ve şiddet konularıyla ilişkilendirilmemeli. Kullanılan dile çok dikkat edilmeli. Özellikle mülteci çocuk haberleri yapılırken onura ve mahremiyete daha fazla saygı duyulmalı.”
ÇOCUĞUN TEBESSÜM UNSURU
OLDUĞUNU İÇEREN HABERLER
Çocuk Haklarının Korunmasında Medyanın Rolü Medya Çalıştayında konuşan Kanal D Ankara Bölge Temsilcisi Ercan Gürses, haber ajansında kadın yazar ve muhabirlere pozitif ayrım yaptıklarını belirterek, özellikle çocuklarla ilgili haberlerde de bu pozitif ayrıma çok dikkat ettiklerini söyledi. Gürses, çocuğun tebessüm unsuru olduğunu içeren haberlere daha çok yer verdiklerini dile getirdi.
AB Türkiye Delegasyonu’nun desteğiyle UNICEF’in Gaziantep’te gerçekleştirdiği Çocuk Hakları ve Medya Çalıştayı’nın ikinci gününde haber örnekleri ele alındı. Gerçekleştirilen atölye çalışmasında örnek bir haber ele alınarak yeniden yazıldı ve gazeteciler tarafından o haberin sunumu yapıldı.
UNICEF’in Çocuk Hakları ve Medya Çalıştayı’nda Türkiye İletişim Bölüm Başkanı Sema Hosta’nın örnek bir ev sahipliği yapması dikkat çekti.
SURİYELİ YAZARLAR DA KATILDI
Öte yandan, Gaziantep’teki çalıştaya katılan 1’i kadın 5 Suriyeli yazar da yaşadıkları toplumsal sorunları dile getirdiler.
Suriyeli gazeteciler, Türkiye’nin Suriyelilere gösterdiği hoşgörüyü anlatırken, açılan şefkat kollarının da Suriye halkı için bir umut olduğunu vurguladılar.
Gazeteciler, Suriyeli çocuklar için yapılacak haberlerde de muhabirlerin empati dilini kullanması gerektiğini anımsattılar.
‘Çocukları ihmal etmenin maliyeti pahalıya patlıyor’
Gaziantep’teki çalıştayda konuşan UNICEF Türkiye İletişim Bölüm Başkanı Sema Hosta, “Çocuğun mültecisi, göçmeni yoktur. Hangi anne ve babadan doğduğu da önemli değildir. Çocuk çocuktur” dedi
Yayınlanma :
11.12.2018 08:56
Güncelleme :
11.12.2018 08:56