MUSTAFA ÖZKE
ADANA (GÜNAYDIN) – ‘Yiten zamana karşı direnen güzel zamanlara Değirmen’den Günaydın’ diye başlıyor konuşmasına…
Yolda gidiyorsanız arabanıza, kahvaltı yapıyorsanız evinize konuk oluyor. Hastanedeyseniz ziyaretinize geliyor. Askerseniz nöbet yorgunluğunuzu alıyor. Çalışıyorsanız iş yükünüzü hafifletiyor. Artık, neredeyseniz o güzel sesiyle çıkıyor karşınıza.
Hiç ummadık anda “Urfa’dan günaydın” diye bir mesaj düşüyor web sitesine. Sonra yığılıyor mesajlar dünyanın dört bir yanından… ‘Değirmen’den günaydın’ diyen Sema Erdoğan’a cevap veriyorlar, ‘Değirmen’e günaydın.’
Çok yönlü kişiliğiyle farklı bir ses yankılanıyor yüreğinizde.
ÇAĞININ TANIĞI
Hafta içi her gün renkli bir kelebek gibi bulunduğunuz ortama pozitif enerji getiren Sema Erdoğan, Kanal B Televizyonu’nun Adana Temsilcisi ve 91.6 frekansında yayın yapan Başkent Radyo’nun genel yayın yönetmeni.
Ama bunların da ötesinde çağının tanığı saygın bir gazeteci ve yaşadığı anı tarihe not düşen usta bir belgeselci…
Daha da ötesine gidersek, ‘Çok iyi bir okuyucu’
Paylaştığı şiirleri ve ünlü yazarların sözlerini görseniz hak verirsiniz.
Örneğin, “Hepimiz bir şeyler saklarız ve her şey yolundaymış gibi davranırız." – Dexter” diye yazmış.
Yalanı yok. Hepimiz bir şeyler saklıyoruz ve her şey yolundaymış gibi davranıyoruz.
Sema Erdoğan, bir yandan radyoda haber sunuyor ya da bir konuğunu ağırlıyor ama öte yandan aydınlatıcı mesajlarıyla, sizi o an durup düşündürüyor. Kulak ardı ettiğimiz gerçekleri yüzümüze vuruyor.
Belki, ‘Bu söz benim için yazılmış’ diye içinden geçirdiğiniz bile oluyor.
GÜNDEMİ BELİRLİYOR
Yüreğinin diline verdiği güçle etkili bir konuşma yeteneğine sahip olan Sema Erdoğan, bizim üzerine basıp geçtiğimiz yaşamın her anına müdahale eden, sessiz kalmayan, yeri geldiğinde tepkisini koyan farklı bir radyo yönetmeni kimliğini gururla taşıyor.
Radyo Başkent’te sadece ‘Günaydın’ demenin de ötesinde, birbirinden değerli konuklarıyla Türkiye’nin gündemini belirliyor. Konusunda uzman ve konuştuğuna hakim konuklar, 91.6 frekansında yayın yapan Radyo Başkent’te deneyimlerini, başarılarını ve toplumun önünü açacak düşüncelerini paylaşıyor. Ünlü sanatçılar sazlarıyla sesleriyle renk katıyorlar yaşama.
Başkent Televizyonu için hazırladığı yayınların içinde de kendinizi görmeniz mümkün. Sadece mikrofonu tutup bilgi almak yerine, gün geliyor çilek topluyor, gün geliyor patates.
İlk yardım ya da can kurtarma haberini hazırlarken, kendisi de yaptığı haberin bir parçası oluyor. İlk yardım kursuna giden bir öğrenci gibi tatbikata katılıyor.
Bir bakıyorsunuz radyo ve televizyonun dışına çıkmış, iletişim öğrencileriyle söyleşi yapıyor. Panellere konferanslara katılıp görüşlerini dile getiriyor.
ÇALIŞAN KADINLARA POZİTİF AYRIM
Bir de çalışan kadınlar için her zaman pozitif ayrımcılık yapan örnek bir yönü var Sema Erdoğan’ın…
Bakın ne diyor; “Onlar bereketli toprakların emekçi (ırgat) kadınları. Ve yaşamlarında ilk kez bir karanfil sunuldu onlara. Karpuz tarlasındaki çalışmalarına elçilerinin emriyle bir kaç dakika ara verdiler. Yanımıza gelirken ne olduğunu bilmiyorlardı. Sunulan karanfilleri alırken nasıl da mahcuplardı...Çok şaşırdılar üstelik.Ama çok da mutlu oldular. Kadınlar günü?. Evet okulda ve televizyonda duymuştum dedi birisi.kadın haklarından ziyade şiddete daha aşinalardı.Bu genç kadınların güne dair ortak istekleri şiddet olmasın,şiddet uygulayanlara hak ettikleri cezalar verilsin.Belki bir karanfil onları ırgatlıktan kurtarmayacak ama bir anıları olacağı kesin.”
Hani derler ya ‘İşini severek yapan insanın önünde engel yoktur’ diye, Sema Erdoğan’da hangi iş olursa olsun çok candan yapıyor.
Yaptığı işten kendisi mutlu olduğu kadar, karşısındakini de mutlu ediyor. Belki bu, radyoya gelen tanınmış bir profesör, belki televizyona haber yaparken karanfil verdiği bir ırgat. Yani toplumun tüm kesimlerine ortamın dili ve kendi üslubuyla yaklaşan başarılı bir yorumcu Sema Erdoğan…
‘BÜTÜN DÜNYA’NIN BELGESELLERİ
Sema Erdoğan, Başkent Üniversitesi’nin kültür yayını olan Bütün Dünya’da yaptığı röportajlarla da tanınıyor.
Bu röportajların tarihe tanıklık edecek belgesel özelliği olduğunu da vurgulamak gerekiyor. Çünkü Halet Abla destanı başlı başına bir belgesel, Prof. Dr. Halet Çambel’in Çukurova’ya adanmış bir hayat belgeseli yarınlara ışık tutuyor.
Atatürk devrimlerinin altın anahtarı Köy Enstitüleri’nden yetişen Mehmet Yılmaz’ın, ‘Köy enstitüleri bir 10 yıl daha devam etseydi. Türkiye bugün böyle olmazdı. Çok acı oldu. Yazıklar olsun. Bugün köyde öğretmen yok, imam var. Ben geleceği karanlık görüyorum ne yazık ki. Bana yine okuma imkanı verilse yine enstitüde okumak isterim…” sözleri de içinde bulunduğumuz eğitim ortamını çok muhteşem bir dille özetliyor.
Elbette bu kadar yoğun bir çalışma temposu kadrosuz olmaz.
DENEYİMLİ KADRO
Televizyona ya da radyoya gelen konukları kapıda karşılayıp ‘kahve mi çay mı?’ diye soran görevlisinden, ana kumanda masasındaki çalışana, hatta şoföründen kameramanına kadar…
Hepsi saygılı ve işini bilen insanlar.
Hani assolistler sonra çıkarmış ya…
Türkiye radyolarının tek kadrolu kedisi Mikrofonu da unutmayalım. Mikrofon çok sıcak kanlı bir yol arkadaşı Sema Erdoğan’ın. Geçen gün sağlık kontrolünden geçmiş, sağlığı yerindeymiş. Tabii, gazetelerin üzerinde yatıp yayın dinlemek ve gelen konukların suyunu paylaşmak ona yarıyor. Bir de “Benim mekanımdasın’ der gibi bakışını görseniz. Ömrünüze ömür katıyor.
İşte böyle, 91.6 frekansında yayın yapan Başkent Radyo’nun Değirmen’i yaşantınızda vazgeçilmez bir yer alıyor. Sizden, içinizden biri oluyor.
Ne diyor Sema Erdoğan, ‘Papatyadaki son yaprağın istediğiniz şeyi söylemesi dileği ile Değirmen'den günaydın’
Öyle olsun.
Papatyadaki son yaprak istediğiniz şeyi söylesin…
Siz de ‘Değirmen’e gelin…
Göreceksiniz bir ‘Günaydın’ın yaşantınızda neler değiştirdiğini!
Yorumlar
Kalan Karakter: