MUSTAFA ÖZKE / ÖZEL HABER
ADANA (GÜNAYDIN) – Adana Emniyet Müdürü Osman Ak, dünya literatürüne geçen üç hava korsanı operasyonundan birisini kendisinin gerçekleştirdiğini belirterek, Esenboğa’daki rehine kurtarma operasyonunun halen dünyadaki polis akademilerinde ders olarak anlatıldığını söyledi.
Gazetemize özel açıklamalarda bulunan Osman Ak, operasyona gerçekleştiren özel timin başında emniyet genel müdür yardımcısı olarak kendisinin bulunduğunu ve korsanla kritik pazarlığı yürüttüğünü belirterek, teslim olmayan hava korsanını da ölü ele geçirdiklerini söyledi.
Adana–İstanbul seferini yapan uçak 29 Ekim 1998’de Erdal Aksu tarafından kaçırılmış, hava korsanı, uçağın Sofya’ya gitmesini istemişti. Pilotun gizli sinyali ile alarma geçilmiş, uçak gece yarısına doğru pilotun ‘Sofya’ya geldik’ sözleri ile Ankara Esenboğa Havalimanına indirilmişti. Osman Ak, Sofya’da görevli Türk diplomat gibi konuşarak korsanı ikna etmeye çalışmış ancak korsan teslim olmamakta direnince operasyon kararı alınmıştı ve birkaç dakika süren çatışma sonunda korsan ölü olarak ele geçirilmişti.
Emniyet Müdürü Osman Ak’ın gerçekleştirdiği bu planlı operasyon, İspanya’da sivil havacılık kurumlarınca altın madalya ile ödüllendirilmiş, ekibe verilen para ödülü ise şehit yakınlarına aktarılmıştı.
HEYECANLI SAATLER
Operasyonun hemen ardından ulusal bir gazeteye röportaj veren Emniyet Müdürü Osman Ak, şunları söylemişti: “Korsanının iki elini de meşgul etmemiz gerekiyordu. İşte bu sırada uçağın arka kapısı gizlice açılmış, timlerin yavaş yavaş içeriye sızdırılması için ortam hazır hale getirilmişti. Uçakta panik olmaması gerekiyordu. Uçağa sızan iki arkadaşımız, kadın ve çocuklardan oluşan 7 kişiyi uçaktan indirmeyi başardı, boşalan yerlere de sanki yolcuymuş gibi sivil giyimli polis arkadaşlarımız oturdu. Uçağa soktuğumuz görevli sayısı hızla artıyor, yolcuların yerini polisler alıyordu. Uçağa öyle bir sızmamız oldu ki, personel ve yolcular bile bunun farkında olmadılar. Uçağa polislerin bindiğini kaptan pilot bile henüz bilmiyordu. Hava korsanı uçağın ne olursa olsun mutlaka Zürih'e gönderilmesini, bu olmazsa bir Avrupa ülkesine götürülmesi için çaba gösteriyor, sürekli kararlılığını da, 'Bu uçak ya dediğim yere uçacak ya da başka türlü uçacak' diyordu. Son hazırlıklarımız bittiğinde, üç arkadaşımız yıldırım gibi kokpite daldı ve çok seri bir biçimde hava korsanı öldürüldü. Hava korsanının teslim alınması o aşamada çok büyük riskti. Çünkü elinde el bombası bulunduğu için bunu çekmesi halinde uçakta büyük bir facia yaşanabilirdi. Dünya literatürüne geçecek başarılı bir operasyon oldu.”
Yorumlar
Kalan Karakter: