MUSTAFA ÖZKE
ADANA (GÜNAYDIN) – Çukurova Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölüm Başkanı Doç. Dr. Nüket E. Ergeç, medyanın siyasetin sağladığı güçten vazgeçemeyeceğini söyledi.
Ergeç, “Bu Chomsky’nin ifadesiyle ‘kuyruklu yalan’ söylüyor bile olsalar medyanın onlara yalancı demesi oldukça zordur. Elbette gücü kullanımı tek taraflı değildir. Siyasal iktidarların medyayı kendi amaçları için kullanmak; en azından kendi kabul edilebilirlik sınırları içinde tutmak için kullandığı araçlar vardır. Bunun tipik örnekleri ile her gün karşılaşmak olasıdır.
Radyo televizyon yayıncılığı söz konusu olduğunda siyasetin medya üzerinde kontrol gücü daha da artmaktadır. Kamu malı sayılan frekansların devlet izniyle kullanılabilir oluşu siyasal iktidarlara radyo televizyon kuruluşları üzerinde adeta vesayet hakkı tanımaktadır” dedi.
Ergeç, günümüzde radyo veya televizyon yayıncılığı yapmak isteyen herhangi bir özel girişimcinin, bir yasal engeli olmasa bile başbakanlıktan ‘güvenlik belgesi’ almak durumunda olduğunu dile getirdi.
İngiltere’de Mirror grubunun sahibi olan Robert Maxwell’in, grubun tüm yayın politikasını kendisinin saptadığını belirten Ergeç, Maxwell, ‘Bu işe doksan milyon pound/sterlin yatırdım ve bunu hayır duası almak için yapmadım. Bu işin sahibi benim, patron benim’ diyor. İşte bu yüzden medya sahiplerinin diğer ticari alanlardaki etkinliklerini desteklemek, rakipleri sindirmek ya da bertaraf etmek için bir silah gibi işlev görebilmekte ve bu durum bir ahlâk düşüklüğü olarak değerlendirilmektedir” diye konuştu
Medyada meslek etiğinin aradığı temel şeyin kurallar olduğunu anlatan Çukurova Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölüm Başkanı Doç. Dr. Nüket E. Ergeç, bu kuralların her yerde ve her durumda geçerli olmasının beklendiğini vurguladı.
Doç. Dr. Ergeç, “Meslek yapılarının aradıkları normlar, her durum ve koşulda bağımsız olarak uygulanmaları beklenen normlardır. Oysa ki asgari ücretin, fazla mesai ödememenin, yasal sınırlar üzerinde sigortasız biçimde çalışma, yorucu iş koşulları, üretim tarzı ve ilişkilerinin “etikle” bağını kurabilmeyi imkansız hale getirmektedir. Elbette ahlak, hırsızlık, yalan, kandırma, dolandırma, haksızlık, moral, dürüstlük, doğruluk, haklılık ile ilgili kararlar ve uygulamalar etik konusudur. Fakat medya ve etik, tüm bunların kitle iletişim yoluyla milyonlarca insana gönderilen paketlenmiş ürünlerde nasıl ele alındığı ve nasıl işlendiğiyle ilgilidir” ifadesini kullandı.
Yorumlar
Kalan Karakter: