RÖPORTAJ: PELİN ERKOCU
ADANA(GÜNAYDIN) – Adana Devlet Tiyatrosu (ADT), sezonunun ilk oyunu olan “Kadın Sığınağı” için gün sayıyor. Tuncer Cücenoğlu’nun kaleme aldığı, Tomris Çetinel’in yönettiği oyun 9 Ekimde Adanalı sanatseverler ile buluşacak. Oyunun yönetmeni tiyatronun duayen isimlerinden Tomris Çetinel, oyun hakkında önemli bilgiler verirken sığınma evleri gerçeği hakkında konuştu.
Kadın sığınma evlerinin çözüm olmadığını söyleyen yönetmen Tomris Çetinel, “Kadın sığınma evleri geçici bir çözüm. Kadın sığınma evlerinde üç ay kalabiliyorlar. Mutlaka başka bir çözüm gerekiyor” dedi.
Kendinizi tanıtır mısınız?
Tomris Çetinel. Ankara Devlet Konservatuarı Tiyatro bölümünü bitirdim. Birkaç yıldır emekli oyuncu olarak tiyatroya devam ediyorum.
Çok mütevazı davrandınız. Sanat yönetmenliği, müdürlük, oyunculuk, oyuncu koçluğu, seslendirme ve şimdi tekrar yönetmenlik… En çok zevk aldığınız hangisiydi?
Aslında bunların hepsi birbirine bağlı… Bunların hepsinin aslı oyunculuk… Asıl mesleğim oyunculuk, yönetmenlik daha sonraki yıllarda yaptığım bir iş oldu. Bunları birbirinden ayıramam. Bazı oyunları gerçekten oynamayı istiyorum. Hatta öyle bir an olur ki kıskanırım “Bu rolü ben oynasaydım” derim. Ama bazı oyunların da bütünü hoşuma gider. “Şu oyunu yönetsem keşke” derim. Seslendirme, dizi, film… Bunlar mesleğimin yan işleri… Ben yaptığım her işten zevk alıyorum. Yani birbirinden ayırmam söz konusu değil.
Gazeteci olmak istediğinizi okumuştum nasıl vazgeçip oyunculuğa yöneldiniz?
İlk önce konservatuvara girmeyi düşünmemiştim. Tam olarak konservatuvar konusunda da bilgi sahibi değildim. Her lise öğrencisi mezun olduğunda kendine bir meslek seçer. Bende gazeteci ya da avukat olmak istiyordum. Edebiyat mezunuydum. Sistem değişti bir şeyler oldu ve o bölümlere yerleşemedim.
Konservatuvara girmeniz nasıl oldu?
Konservatuvarda Şan bölümü okuyan bir arkadaşım ile komşuyduk. Onun sayesinde öğrendim ilgimi çekti ve girdim.
Oyun yazarları konusunda ne düşünüyorsunuz?
Yerli yazarlarımızın bazıları bizi biraz zorlar. Karakter yazmazlar, bizler karakteri oluşturmak zorunda kalırız. Omzumuza ağır bir yük biner. Ne yazık ki yazdıkları oyunda genelde bir kişiyi tanırlar. O nedenle diğer yan rollerin çok üstünde durmazlar. Bunu sektörde 40 senesini geride bırakmış biri olarak söylüyorum. Bunu her yazar için söylemiyorum. Sadece bazı yazarlarımız daha çok tip yazıyorlar. Derinlikli karakterler bulmak zor olyor. Bu oyun ise farklı derinliği var karakterleri var. Bu oyunu duyunca resmen üzerine atladım.
Bu oyunu yönetmeye nasıl karar verdiniz?
Ben bundan yaklaşık beş sene önce İzmir Karşıyaka Belediye Tiyatrosu’nun galasına katıldım. Bu oyun “Kadın Sığınağı’ idi. Oyunu izledim ve çok hoşuma gitti. Tesadüf yazarda yanımda oturuyordu. Dedim ki; “ Ben bu oyunun asıl metnini merak ediyorum” Metni okudum ve çok etkilendim. Bundan o dönemki tiyatro müdürüne bahsettim. Böylece oyunu önce İzmir’de sahneye koydum. Beş sene sonrada Adana’da sahneliyoruz.
Oyun sizi neden bu kadar etkiledi?
Bu oyunda karakterler var. Çünkü hepsi yaşamış kişiler… Yazar birkaç sığınma evi dolaşarak onların ağzından hikâyelerini dinlemiş. Bu nedenle çok gerçek insanlar, gerçek karakterler. Bu beni çok etkiledi.
Oyunda Feminist yaklaşımlar var mı?
Ben bir kadın olarak feminen olmayı her zaman tercih ediyorum. –izimler insanı çoğu zaman yanlışa götürür. Hepsinin iyi yanlarını almak çok daha iyidir. Türkiye’de Feminizm ne yazıkki çok farklı anlaşılıyor. Burada kadına şiddet var, eğitim eksikliği var. Ama bu zaten benim ülkemin genel sorunu. Erkekleri eğitemiyoruz ki hangi feminizmden bahsedelim. Erkeği eğitmediğin sürece kadınlar bunları yaşayacaklar. O nedenle de ben feministim diye öne çıksam ne olacak? Ben annemi, çocuklarımı eğitememişsem ne olacak? Feminist olamayacak kadar büyük yaraları var bu ülkenin.
Bu oyunda bizi ne bekliyor?
Siz oyunda –eğitimli, eğitimsiz- Türkiye’nin her bölgesinden 11 kadının sorunlarını, çaresizliklerini, ayakları üzerinde durabilme savaşlarını izleyeceksiniz. Törelerin kadınlara ne kadar ağır yük yüklediğini izleyeceksiniz. Sadece Türkiye’de değil tüm dünyada herkes kadın sorunuyla ilgili işler yapmaya başladı. Bu sadece bizim değil dünyanın sorunu… Mesela geçtiğimiz yıl Hollywood’da kadın temalı filmlere ödüller verildi. Kadının ayakları üzerinde duramaması, hakkını savunamaması, kendine güvensizliği, töreler ve gelenekler bir dünya sorunu.
Oyunda değişiklik yaptınız mı?
Hayır, kesinlikle bir değişiklik yapmadık. Çünkü yazar zaten sığınma evine bizzat gidip dertleşerek konuşarak yazmış kadınların hikâyesini. Yazarı kutluyorum çünkü bende sığınma evlerine gittim ama kadın olmama rağmen benimle o kadar açık konuşmadılar. Yazar belli ki birkaç kez gitmiş ve onların güvenini kazanmış.
Sığınma evleri hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kadın sığınma evlerinde üç ay kalabiliyorlar. Ancak çok özel durumlarda üç ay daha izin veriliyor. O arada iş bulunabilirse ne ala… Sonra? Sonrası yok… Ben bu oyunda çaresizliği gördüm. Dana ne yapılabilir bilmiyorum ama bunun bir çözüm olmadığını düşünüyorum. Kadın sığınma evleri geçici bir çözüm. Mutlaka çözüm gerekiyor.
Şiddetin nedeni sizce eğitimsizlik mi?
Eğitim seviyesi düştükçe sorunların fazlalaşacağına inanıyorum. Törelerimizin bu can yakan yanlarından ancak eğitimle kurtulabiliriz. Bir kadının en büyük düşmanı yine bir başka kadındır. Önce anneleri eğitmeliyiz ki yetiştirdikleri özellikle erkek çocuklarını daha vicdanlı ve şefkatli yetiştirsinler. Şiddet içerikli televizyon programlarından dizilerden, konuşmalardan çok gerginiz çok sevgisiziz. Bunların önüne geçmeliyiz.
Sizce bu oyun farkındalık yaratır mı?
Farkındalık yaratacağını düşünüyorum. Bu oyunu İzmir’de oynadığımızda oyunun finalinde sadece kadınların değil bazı erkeklerinde utana sıkıla gözyaşlarını sildiklerini gördüm. Eğer üç kişi bile olsa kendi hayatını, kendi babasını, kendi kardeşini, hatta kendini bir an için sorgulayabilirse bu büyük bir başarıdır.
Başka projeleriniz var mı?
Her zaman projelerim var. Çünkü kendimi durduramıyorum. Yapmak istediğim çok şey var. Türkiye’nin her yerinde her nereye çağırılırsam koşarak gidiyorum. Çalışmak beni genç tutuyor. Oyuncunun emeklisi olmaz denir. Evet, emeklisi yok. Şuanda İzmir Devlet Tiyatrosu’nda da oynamaya devam ediyorum.
Yorumlar
Kalan Karakter: