Naim Tirali Öykü Ödülü ‘Sevgili Öğretmenim’in!

MUSTAFA ÖZKE

ADANA (GÜNAYDIN) – “Öyküyü okuduktan sonra içimden fırına gidip bir lavaş almak ve evde güzel bir nohut dürümü yapmak geldi… Eserlerini okumaktan gurur duyduğum usta yazar Necati Güngör, “Bir Hikaye Yaz İçinde İnsan Olsun” adlı kitabında, Nohut Dürümü öyle bir anlatmış ki okurken canım çekti. Yazar öyküde, “… Koltuğumun altında tuttuğum torbadan bir lavaş çıkarıp avucuma serdim. İki kaşık nohut koyup ezdim, sonra tuz biber serperek lavaşı yuvarladım.” diyor.”

Daha önceki haberde bu satırları yazarken, Necati Güngör’ün bir gün muhteşem öyküleriyle güzel bir ödüle imza atacağını biliyordum.

Ve içimden geçen düşüncelerim gerçek oldu.

Türkçe’nin usta yazarlarından Necati Güngör’ün ‘Sevgili Öğretmenim’ adlı kitabı, gazeteci, yazar Naim Tirali adına düzenlenen öykü ödülüne değer görüldü. Çok sevindim.

Doğan Hızlan, Semih Gümüş, Yekta Kopan, Nursel Duruel ve Dr. Emine Tirali’den oluşan seçici kurul da Necati Güngör’ün başarılı çalışmalarını taçlandırmış oldu.

Usta yazar Necati Güngör, 2009’da yitirdiğimiz Naim Tirali’nin adını yaşatmak ve öykücülük anlayışını gelecek kuşaklara aktarmak amacıyla her yıl ailesi tarafından verilen ödülü Kasım ayındaki törende alacak.

YARIM ASIRLIK EDEBİYAT SERÜVENİ!

İz bırakan öyküleriyle sevilen Necati Güngör, yarım asra yaklaşan edebiyat yolculuğunda Türk Dil Kurumu Öykü Ödülü, Ömer Seyfettin Öykü Ödülü, Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü, Yunus Nadi Öykü Ödülü gibi önemli ödüllerin sahibi. Özellikle Anadolu insanını konu edinen öyküleriyle tanınan ödüllü yazar, güçlü anlatımı, yalın ve sıcak diliyle, çocuklara edebiyatın kapılarını açıyor.

ÖYKÜLERİNİ SEVGİ

BAĞIYLA KUŞATIYOR

Necati Güngör’ün, Sevgili Öğretmenim adlı kitabı, öğretmenlik mesleğini selamlayan 11 öyküden oluşuyor. Usta öykücünün eşsiz gözlem gücü ve yılların deneyiminden süzülen öyküler, çocukluk çağının en önemli simgelerinden olan öğretmenlerin, her koşulda öğrencilerini kucaklayarak onları yaşama hazırlayabilme gücünü örnekliyor. Güngör, karşılıklı sorumlulukların ve fedakârlıkların belirleyici olduğu, sevgiyle örülen öğretmen-öğrenci ilişkilerini öyküleştirirken, kendine özgü üslubuyla öğretmenlik mesleğinin değerini yalın bir gerçekçilikle, tarafsız bir anlatımla yüceltiyor. Farklı sosyal yapılarda büyüyen öğrencilerin gereksinim duyduğu iletişimi ve öğretmenlerin okul sınırlarını aşan sorumluluklarını hatırlatırken, her öyküsünü sevgi bağıyla kuşatmayı başarıyor.