‘Su stresi çeken ülkeler grubundayız’
Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli, İklim Değişikliklerinin Bitkisel Üretime Etkileri Toplantısı'nda konuştu.
Yayınlanma :
01.10.2021 11:36
Güncelleme :
01.10.2021 11:36


Sorumluluk alanları iklim şartlarından en çok etkilenen Bakanlık olarak iklim değişikliğinin bitkisel üretime bölgesel ve ulusal boyuttaki etkisini belirlemek için çalışmalarını sürdürdüklerini belirten Pakdemirli, bu toplantıdan sonra da Marmara, Karadeniz ve Ege bölge toplantılarını yaparak elde edilen sonuçlar doğrultusunda ülkesel nihai toplantılarını gerçekleştirmeyi planladıklarını anlattı.
Son yüzyılda, dünyada nüfus artışı, sanayileşme, plansız kentleşme ve endüstriyel tarımın yükselişiyle ekosistem ve doğal kaynaklar üzerindeki baskının da giderek arttığına işaret eden Pakdemirli, şunları söyledi:
"Bu yoğun üretim sürecinin çevreye ve atmosfere verdiği tahribatla küresel ısınma ve iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerini artık ciddi boyutlarda hissediyoruz. Fosil yakıtların sanayide kullanımı, enerji üretimi, tarım ve ulaşım gibi faaliyetler nedeniyle atmosferdeki sera gazı, tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşmıştır. Sera gazındaki bu artış, doğrudan atmosfer sıcaklığının artışına neden oluyor. IPCC 6'ıncı Değerlendirme Raporu'na göre, Sanayi Devrimi'nden bugüne, yani yaklaşık 200 yıldır, dünya ortalama sıcaklığı 1,1 derece arttı. Son 10 yıl ise tüm zamanların en sıcak dönemi oldu. IPCC raporu 1,5 derece sınırına 20 yıl içinde ulaşılacağını, hatta aşılacağını öngörüyor. Artık, hem küresel ısınmanın daha ileri boyutlara ulaşmasını önleyecek hem de mevcutta olası etkilerini azaltacak tedbirleri almak zorundayız."
Pakdemirli, küresel ısınma ve iklim değişikliği nedeniyle artık, kuvvetli fırtınalara, aşırı yağışa, yoğun sıcak hava dalgalarına ve uzun kuraklıklara daha sık şahit olunduğunun altını çizdi.
"Bugün dünyada yaklaşık 1 milyon tür yok olma riski altında"
Son 50 yılda sel, fırtına, kuraklık gibi doğal afetlerin sayısının 5 kat arttığına dikkati çeken Pakdemirli, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Dünya'da son 20 yılda en az 1 milyar 650 milyon insan selden, 1 milyar 430 milyon insan da kuraklıktan etkilendi. Eğer tedbir alınmazsa 2050 yılında iklim değişikliği ile birlikte dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 20'sinin sel riski ile karşı karşıya kalacağı, nüfusun yarısının ise susuzluk tehlikesiyle karşı karşıya kalabileceği öngörülüyor. İklim değişikliği yeryüzündeki tüm ekosistemi ve tüm canlıları olumsuz etkilemekte. İklim değişikliği ve habitatın tahribatından dolayı bugün dünyada yaklaşık 1 milyon tür yok olma riski altında. Küresel ısınmanın en fazla darbe vuracağı sektörlerin başında tarım ve gıda geliyor. Tarımsal üretimde ise iklim değişikliğinin etkisiyle 2050'ye kadar verimde yüzde 10 ile 25 arasında bir düşüş bekleniyor. Evet, tablo çok da iyiye gitmiyor. Bu tablo ve yaşanan bütün bu olumsuzluklar da gösteriyor ki bizler, iklimden daha hızlı değişmek zorundayız."
Türkiye'nin de içinde yer aldığı Akdeniz havzasının, sıcak hava dalgalarına en fazla maruz kalmakla birlikte kuraklık riski fazla olan bölgelerin başında geldiğini vurgulayan Pakdemirli, bu durumun bazı bölgelerde aşırı yağış ve sel afeti, bazı bölgelerde kuraklık ve bazı bölgelerde de büyük orman yangınları olarak karşılarına çıktığını dile getirdi.
"Su stresi çeken ülkeler grubundayız"
Temmuz ayının dünyada son 142 yılın en sıcak ayı olarak tarihe geçtiğini bildiren Pakdemirli, şöyle konuştu:
"Ülkemizde son 2 yılda toplam 5 büyük orman yangını yaşanmışken 28 Temmuz ile 13 Ağustos tarihleri arasında, toplam 17 günde 16 büyük orman yangınıyla mücadele etmek durumunda kaldık. Bu afetlerin yanı sıra iklim değişikliği su döngüsünü de olumsuz etkiliyor. Son dönemde sel afeti yaşadığımız Bartın, Kastamonu ve Sinop illerimizde yıllık ortalama yağış metrekareye toplam 500 ile 800 kilogram arasında iken 10-13 Ağustos tarihleri arasında, yani 4 günde, bu illerimiz yıllık yağışın yüzde 40 ila 70'inden daha fazla yağış aldı. Diğer taraftan meteorolojik ve tarımsal kuraklık riskimiz de giderek artıyor. Kişi başına düşen su miktarı bakımından, su stresi çeken ülkeler grubundayız. Suyumuzun dörtte üçünü kullanan tarım, bu süreçten en fazla etkilenecek sektörlerin başında geliyor. Türkiye'de 2021 yılı ilk 8 ayında ortalama sıcaklık 15,7 derece olarak gerçekleşmiştir. Bu değer uzun yıllar ortalamasının 1,7 derece üzerindedir. Yine bu yılın ilk 8 ayında ise yağış miktarımızda uzun yıllar ortalamasına göre yüzde 6, tarımsal üretim sezonuna göre yüzde 21'lik bir azalma gerçekleşti. İklim değişikliğinin etkisiyle kuraklığın sıklık, süre ve şiddetinde artış meydana gelmesi beklenmektedir. Daha önce her 10 yılda bir yaşanan kuraklıklar da bundan sonra 5-6 yılda bir karşımıza çıkacak. O sebeple tarım, orman ve su alanında iklim değişikliğinin etkilerini azaltacak tedbirleri almak, küresel ısınmayı azaltacak üretim yöntemlerine geçmek ve doğal kaynakları verimli kullanmak, artık bir tercih değil, bir zorunluluk haline gelmiştir. Tarımı dönüştürüp, ormanı güçlendirip, suyun verimli kullanımını sağlayarak, değişen iklim koşullarına hazır olacağız."
Son 3 senedir dövizdeki hareketten dolayı hızlı maliyet artışlarıyla karşılaştıklarını ifade eden Pakdemirli, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Bugün itibarıyla ciddi bir şekilde dünyadaki tüm emtialar artmış durumda bugün çiftçimizin maliyetinin arttığının da fevkalade farkındayız, onu da çok yakından izliyoruz. Bu konuyu da çiftçimizin açısından geçici bir maliyet artışı olarak da görmek gerektiğini düşünüyorum ancak geçici maliyet artışları ekim ve dikim sezonuna geldiğimiz dönemde çiftçinin maliyetine en azındaki bu sezondaki maliyetine yansıyacak. Bunun da çok ciddi bir şekilde farkındayız ancak son 3 senedir bakan olduğumdan beri bir söz verdim çiftçimize, dedim ki; 'maliyetler artabilir maliyetlerin artışına bakmayın ekmeye, dikmeye devam edin hasadınızı yapın hasadınızın sonunda sizleri zarar ettirmeyecek iyi fiyatlarla karşınıza çıkacağız'. En başta Sayın Cumhurbaşkanı'mızın desteği Rabb'imizin de yardımıyla bugüne kadar çiftçimize bu açıdan mahcup olmadık, inşallah bundan sonra da mahcup olmayacağız yani çiftçimizin bugün artan maliyetlerini hesaba katarak çiftçimize hasat öncesi iyi alım fiyatlarında TMO tarafından açıklayarak ciddi bir desteğimiz olacak. Çiftçimiz hiç endişe etmesin, ekmeye biçmeye devam etsin. Gayret çiftçimizden destek imkanlar doğrultusunda bizden bereket de Allah'tan ama bunun daha da bereketli olmasına çiftçimiz açısından daha da memnuniyet getirmesi konusunda biz çok ciddi bir çaba sarf edeceğiz o açıdan özellikle bu yeni ekim dikim sezonuna girdiğimizde de çiftçilerimize özellikle bu mesajı vermek istiyordum: 'Alın terleri karşılıksız kalmayacak, mahsulleri maliyetlerinin üzerinde değer bulacak.' Tarımsal destekler yanında, uyguladığımız alım fiyatları ile de her zaman çiftçimizin yanında olduk, bundan sonra da olmaya devam edeceğiz. Üreticimizi koruyan, tüketicimizi kollayan politikalarımızı da kararlılıkla sürdüreceğiz."
Bakan Pakdemirli, "2050 yılındaki nüfusun gıda ihtiyacını karşılamak için bugünkünden yüzde 60 daha fazla üretmek, bu üretim için de yüzde 15 daha fazla su kullanmak zorundayız." diye konuştu.
Adana'da yapılacak projeler
Pakdemirli, ülkenin stratejik tarımsal merkezlerinden biri olan Adana'ya elleri boş gelmediklerini ifade ederek kentte yapılacak çalışmalarla ilgili bilgi verdi. Adana'da bu yıl toplam 1,4 milyon lira kaynakla bitkisel üretimi geliştirmek ve mera ıslahı amacıyla 4 yeni proje başlatılacağını dile getiren Pakdemirli, bu kapsamda Tufanbeyli ilçesinde kuru fasulye tohumu teminiyle ilave 2 bin dekar alanda ekim yaptırarak üretimi arttıracaklarını söyledi.
Yem bitkisi tohumu teminiyle ilave 5 bin dekar alanda yem bitkisi ekilişiyle kaba yem üretimini arttıracaklarını aktaran Pakdemirli, ilave 100 dekar alanda avokado, keçiboynuzu, alıç, muşmula ve ceviz bahçesi tesis ederek meyvecilikte ürün desenini zenginleştireceklerini dile getirdi.
Pakdemirli, Adana’da Entegre Tarımsal Kalkınma Projesi kapsamında yangından zarar gören 5 ilçe, 17 köy ve mahallede çiftçilere destekte bulunacaklarını belirterek, "31 bin zeytin, keçiboynuzu, badem ve defne fidanını yüzde 100 hibe ile temin edeceğiz. İlave 5 bin dekar alanda yağlık ayçiçeği tohumu temin ederek ekiliş yaptıracağız. Yine ilave 5 bin dekar alanda buğday ve arpa ekilişi yaparak hububat üretimi yapacağız. 23 ton gübre teminiyle girdi maliyetlerini azaltacağız. 195 budama ekipmanı teminiyle yangınlardan kısmen zarar gören ağaçların budamasını yaparak meyveciliği geliştireceğiz." ifadesini kullandı.
Adana'da hayvancılıkla ilgili yapacakları çalışmaları da anlatan Pakdemirli, kentte küçük aile işletmelerine uyguladıkları yüzde 40 hibeli düve desteğine başvuran tüm yetiştiricileri destekleme kapsamına aldıklarını söyledi.
Akkaraman ve ivesi koyunu ile kıl keçisini soy kütüğü kapsamına aldıklarını aktaran Pakdemirli, soy kütüğü kaydı tutulan işletmelere hayvan başına 100 lira, bu işletmelerden koç ve teke alanlara da 500 lira destekleme ödemesi yapacaklarını belirtti.
Pakdemirli, Adana'da kurulan Damızlık Düve Üretim Merkezi’ni 1 milyon lira hibeyle desteklediklerini, kentte bal ile katma değerli arı ürünleri üretiminin artırılmasına yönelik üreticilere güneş enerjisi sistemleri, arıcı barınağı, arı kovanı, alet ve ekipman alımında hibe desteği sağlayacaklarını söyledi.
Adana'da doğal afetlerden zarar gören çiftçilere TARSİM kapsamında bu yıl içerisinde şu ana kadar 38,6 milyon lira hasar tazminatı ödediklerini vurgulayan Pakdemirli, yıl sonuna kadar 8,2 milyon lira daha ödeme gerçekleştireceklerini ifade etti.
Pakdemirli, bu yıl Adana’da ormancılık alanında yapacakları 32 milyon lira yatırımla yöre halkına 15 milyon liralık ek gelir sağlamayı hedeflediklerini, bu kapsamda 3,5 milyon fidanı toprakla buluşturacaklarını, 8 milyon fidanı da Adana'da üretiyor olacaklarını belirtti.
Ceyhan ve Feke'de kuracakları bal ormanlarıyla bal üretimine yıllık 300 ton katkı sağlamayı hedeflediklerini dile getiren Pakdemirli, 3 mesire yerini de bu yıl içerisinde vatandaşların hizmetine sunacaklarını söyledi.
Bakan Pakdemirli, 414 aileye 17,4 milyon lira ORKÖY kredisi ve hibe desteği sağlayacaklarını, 25 mahallede 2B orman kadastro çalışmalarını tamamlayacaklarını kaydetti. Karaisalı ilçesi Kapıkaya Mahallesi'nde toplam 200 dekar alanda lavanta ve harnup türleri ile Tıbbi ve Aromatik Bitki Bahçeleri oluşturacaklarını anlattı.
Pakdemirli, Karaisalı, Kozan, Aladağ ve Sarıçam ilçelerinde meydana gelen yangınlardan etkilenen yerleşim yerlerine yakın alanlarda yangına dayanıklı türlerle 70 kilometrelik yangın önleyici çalışma yapacaklarını, bu tesislerin kenarına da 100 bin gelir getirici tür fidanı dikeceklerini belirtti.
Çukurova’nın bereketli topraklarında verimi maksimum seviyede artırmak için su ve sulama yatırımlarına hız verdiklerini vurgulayan Pakdemirli, bu kapsamda Adana'da 22,3 milyar lira maliyetli 23 sulama projesinin yapılacağını sözlerine ekledi.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: