MUSTAFA ÖZKE
ADANA (GÜNAYDIN) – Teknolojinin dilimizi bile körelttiği bir dünyada yaşıyoruz. Karamanoğlu Mehmet Bey, 13 Mayıs 1277’ de Türkçe’yi korumak amacıyla yayınladığı ünlü fermanında, “Bugünden sonra hiç kimse sarayda, divanda, meclislerde ve seyranda Türk Dilinden başka dil kullanmaya” diyor ama o günden bu güne Türkçemizi koruyabiliyor muyuz?. Hayır!
Özellikle gençlerin teknolojik aletlerde kullandığı dil, her geçen gün kirleniyor. Gençler kendi aralarında bir dil üretiyor. Gençlerin teknolojik aletlerde kullandığı dil konuşmalarına yansıyor. Bir süre o konuşmalar olağan hala geliyor.
DEĞERLİ BİR ARAŞTIRMA
Eğitimci Yazar Ömer Gökhan Ulum, Adana Yöresine Ait Kelimelerin Kullanım Sıklıkları Üzerine Bir İnceleme başlıklı yazısıyla dikkat çekiyor.
Çalışmada, “Takip etmesi çok zor bir hızla gelişen teknoloji ve hızla küreselleşen dünya her geçen gün ağız özelliklerinin ve ağızlardaki kelime hazinesinin korunmasını imkânsız hale getirmektedir” deniliyor.
Çalışmada, “Bu bağlamda Türkiye Türkçesi ağızlarında kullanılan pek çok ifade ve kelime kullanımdan kalkmış ve yazı dili kurallarına yaklaşmaya başlamıştır. Alan çalışmalarında derleme sözlük çalışmaları, bölgesel ağız ve şive konulu çalışmalar hali hazırda mevcutken, kullanımdan çıkmış ya da unutulmaya yüz tutmuş yöresel ifade ve kelimelerin durumu veya kullanım sıklığıyla ilgili çalışmalara pek rastlanılmamaktadır. İşte bu çalışmada, Adana yöresine ait ifadeler ve kelimeler
sunulup bu ifade ve kelimelerin güncel kullanım sıklığına bakılmıştır. 81 yöresel ifade ve
kelimeden oluşan bu çalışmada ele alınan yöresel ifade ve kelimelerin büyük bir kısmı bugün
kullanılmazken abov, dönek, dam, he, cibinlik, darı, kele, namazla, ökenmek, teker, zaar, vallaha
gibi Adana yöresine ait kavramlar hâlâ bilinmekte ve kullanılmaktadır.” ifadesi yer alıyor.
ADANA YÖRESİ KELİME VE İFADELERİ
Abov: Aman “Abov adam boğuluyor.’’, Aşörtmen: Eşofman “Aşörtmenini giy!’’, Avel: Aptal “Avel parasını kaptırmış.’’, Avrat: Eş, karı “Avradını çok severdi.’’, Bah: Bak “Bah bu son uyarım.’’, Balcan: Patlıcan “Balcan dolması yaptım.’’, Bayaktan: biraz önce “Bayaktan geldi.’’, Beriki gün: Önceki gün “Beriki gün çalıştı.’’, Binek: Binelim “Arabaya binek.’’, Bocit: Sürahi “Bociti doldur.’’, Cılk: Çürük “Cılk domates’’, Cıncık: Cam parçası “Cıncık ayağıma battı.’’, Cırmaklamak: Tırmalamak “Yüzümü cırmakladı.’’, Cibinlik: Sinek önleyen tül çadır “Cibinlikte yattık.’’, Cülük: Civciv “Cülüklere su ver.’’, Çerdek: Çekirdek “Çerdek çintek.’’, Çimmek: Yıkanmak “Çocuğu çimdir.’’, Çingil: Genelde yoğurt konan saplı kap, Bakraç “Bir çingil yoğurt’’, Çomça: Kepçe “Bir çomça doldur.’’, Çul: halı “Çulu ser.’’, Dad: Tat “Dadı güzel.’’, Dam: çatı “Dam akıyor.’’, Darı: Mısır “Darı kaynatak.’’, Dat: Tat “Dadı güzelmiş.’’, Datlı: Tatlı “Datlı yen mi?’’, Davşan: tavşan “Davşan yahnisi’’, Dene: tane “İki dene ver.’’, Devrisi gün: sonraki gün “Devrisi gün geldi.’’, Dezze: Teyze “Dezzem nerede?’’, Dezzeoğlu: teyzeoğlu “Dezzeoğlu Ahmet’’, Dıkılmak: İçerde toplanmak “Arabada dıkılıp kaldık.’’, Dinelmek: ayakta durmak “Saatlerdir dineliyok.’’, Diyun: diyorsun “Ne diyun?’’.
HÂLÂ KULLANILAN KELİMELER
Eğitimci Yazar Ömer Gökhan Ulum’un araştırmasında hâlâ kullanılan kelimeler de dikkat çekiyor. Onların da bazıları şunlar; Dönek: Dönelim “Hadi dönelim!’’, Döş: bağır “Döşüm yandı.’’, Döşek: Yatak “Döşeği ser.’’, Duzsuz: Tuzsuz “Duzsuz yemek’’, Emmi: Amca “Emmim Cabbar’’, Emmoğlu: Amca oğlu “Emmoğlu Mustafa’’, Enik: Köpek yavrusu “Enik havlıyor.’’, Essah: Gerçek “Essah mı?’’, Esvap: çamaşır “Esvaplarını yıka’’, Eşgi: Ekşi “Eşgi leymun’’, Galan: artık “Yok galan’’, Gardaş: Kardeş “Gardaşım Hakan’’, Geçek: Geçelim “Eve geçek öyle…’’, Gıllik: Küçük “Gıllik ev’’, Gulle: Misket “Gulle oynayak mı?’’, He: Evet “He öyle’’, Helke: Leğen “Helkeyi su doldur.’’, Hoşşik: Yaramaz “Şuna da bak, hoşşik…’’, İlişkin: sucuk “İlişkin yedik.’’, Kele: Ayol, yahu “Yok kele gitmedik.’’, Kemmun: Kimyon “Kemmunlu nohut’’, Kertiş: Kertenkele “Kertişe bak!’’, Kevgir: Elek “Kevgiri duvara as!’’, Kındırmak: Aralamak “Kapıyı sonuna kadar kındır!’, Kirevit: Tahta kanepe “Kirevitin örtüsünü ser!’’, Köşker: Ayakkabı tamircisi “Köşkere ayakkabı verdim.’’, Küncü: Susam “Küncülü pide’’, Leymun: limon “Leymunata iç!’’, Mahana: Bahane “Mahanası bol.’’, Mintan: gömlek “Mintanını giy!’’, Mitili atmak: Yerleşmek “Üç gündür mitili bize attı.’’, Namazla: Seccade “Namazlam nerede?’’, Ökenmek: Taklit etmek “Ağzıma ökenme’’, Pambık: Pamuk “Pambık topladık.’’, Peşkir: Havlu “Peşkirlen iyice!’’, Sırt: Elbise, giysi “Sırtını giy.’’, Sokum: Dürüm “Bir sokum kebap’’, Soyka: işe yaramaz lanet şey anlamında “Deli soyka’’, Teker: Bisiklet “Tekere bin gel!’’, Toktur: Doktor “Toktura git!’’, Urup: Çeyrek “Urup kilo süt’’, Vallaha: vallahi “Vallaha ben çalmadım.’’, Yohsam: Yoksa “Yohsam sen hala…’’, Zaar: Belki “Geldi zaar.’’, Zibil gibi: Çok “Onda para zibil gibi.’’, Zibil: Çöp “Zibilini topla!’’, Zibillik: Çöp kutusu “Zibilliğini dök!’’, Zumzuk: Yumruk “Zumzuklarım bak!’’.
Yorumlar
Kalan Karakter: