İBRAHİM AKYOL
Adana Kadın Platformu, İran’da başörtüsünü kurallara göre takmadığı gerekçesiyle polis işkencesiyle öldürüldüğü iddia edilen Jina Mahsa Amini’yi anarken, kadın cinayetlerine karşı da yükses ses çıkartıp, “Yaşamak istiyoruz! Buradayız! Vazgeçmiyoruz” dedi.
İnönü Parkı’nda bir araya gelen Adana Kadın Platformu üyeleri yaptıkları açıklamada şunları söyledi:
“İran’da ahlak polisi tarafından başörtüsünü kurallara uygun takmadığı gerekçesiyle gözaltına alınan ve polis işkencesiyle katledilen Jîna Mahsa Amini'nin ölümünün üzerinden üç yıl geçti. Katledilmesinin ardından Mahsa’nın adı, dünya kadın özgürlük mücadelesinin, başkaldırının ve direnişin simgesi oldu. Kadınlar ve çocuklar, şeriatla yönetilen İran devletine karşı seslerini sokaklarda haykırdığı gibi sosyal medyada da duyurdu. Aylar süren protestolarda 537 kişi öldürüldü, binlerce kişi gözaltına alındı.
2022’de Mahsa protestolarında Kermanşah'ta tutuklanan 34 yaşındaki Reza Rasai, 6 Ağustos 2024’te idam edildi. 22 Temmuz 2024’te Mazenderan’da Arezou Badri adlı kadın, polis tarafından dur ihtarına uymadığı gerekçesiyle vuruldu; ağır yaralandı ve felç kaldı. 16 yaşındaki Sarina İsmailzade ise güvenlik güçlerinin cop darbeleri sonucu yaşamını yitiren çocuklardan sadece biri.
Mahsa’nın ölümünden bu yana İran’da kadınlar ve çocuklar daha ağır baskılarla karşı karşıya. Zorunlu başörtüsü yasaları sertleşirken, infazlar artıyor; hak ihlallerinde cezasızlık devam ediyor. Buna rağmen kadınlar sokakları terk etmiyor, “Jin, Jiyan, Azadî” sloganı hâlâ yükseliyor.
Bugün Mahsa’nın adı sadece İran’da değil, tüm dünyada ataerkil düzene karşı yükselen seslerde yankılanıyor. Çünkü dünyanın her yerinde kadınlar benzer baskılar, şiddet ve ayrımcılığa maruz kalıyor. Afganistan’da kız çocuklarının eğitimi engelleniyor; Latin Amerika’da her gün onlarca kadın erkek şiddetiyle öldürülüyor; Avrupa’da bile kadın cinayetleri hâlâ “önlenemez kader” olarak görülüyor.
Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın birçok yerinde süren savaşlar ve çatışmalar en çok kadınları ve çocukları etkiliyor. Suriye, Filistin, Sudan, Afganistan, Ukrayna ve daha birçok coğrafyada kadınlar sadece savaşın yıkıcılığıyla değil; cinsel şiddet, göç, yoksulluk, kaçırılma ve kayıplarla da mücadele ediyor. Savaş koşullarında kadın bedenleri hâlâ birer “cephe” gibi görülüyor; kadınlar sistematik tecavüz, zorla evlilik ve insan ticareti gibi suçların hedefi haline geliyor. Kadınlar evlerini, çocuklarını, kimliklerini korumaya çalışırken uluslararası hukuk sessiz kalıyor.
Bizler barışın ve adaletin kadınlar olmadan kurulamayacağını biliyoruz. Kadınların ve çocukların yaşam hakkını hiçe sayan her savaş politikası karşısında barışı, dayanışmayı ve kadınların direnişini savunuyoruz.
Ve Türkiye…
Kadın cinayetlerinin cezasız bırakıldığı, İstanbul Sözleşmesi’nden bir gece yarısı çıkıldığı, nafaka ve eşit miras hakkının tartışmaya açıldığı, kadınların kazanılmış tüm haklarının geri alınmaya çalışıldığı bir ülkede yaşıyoruz. Kadınlar şort giydiği için saldırıya uğruyor, boşanmak istediği için öldürülüyor. LGBTİ+’lara yönelik nefret dili resmî ağızlardan besleniyor. Barınma, sağlık, adalet gibi temel haklarımız sistematik biçimde gasp ediliyor. “Aile Yılı” adı altında kadınların yaşamı aileye ve ucuz işgücüne sıkıştırılmak isteniyor. Toplum dini referanslarla şekillendiriliyor; eşitlik ve özgürlük mücadelemiz bastırılmaya çalışılıyor.
Kadına yönelik şiddet meselesinde Adana’da da tablo farklı değil. Son aylarda kentimizde pek çok kadın en yakınları tarafından katledildi. Kimi boşanmak istediği için, kimi sadece yaşamak istediği için öldürüldü. Devletin koruma mekanizmaları ya hiç işletilmedi ya da çok geç devreye girdi. Kadınlar defalarca şikâyet etmelerine rağmen korunmadı. Failler ise çoğu zaman cezasızlıkla cesaretlendirildi. Biz Adana Kadın Platformu olarak haykırıyoruz: Yaşamak istiyoruz! Buradayız! Vazgeçmiyoruz!
Mahsa için, Pınar için, Nadira için, Gülistan için ve isimlerini sayamadığımız binlerce kız kardeşimiz için buradayız.
Bizler yaşam hakkımızı, bedenlerimiz üzerindeki haklarımızı, yaşamın her alanında özgürce var olma hakkımızı savunuyoruz.
Hiçbir “ahlak” dayatması, yasak veya devlet şiddeti bizi susturamaz!
Mahsa’yı unutmadık, unutturmayacağız.
Tüm kadınlar için özgürlük talep ediyoruz.
Yaşasın kadın dayanışması! “
Yorumlar
Kalan Karakter: