Bir avukat olarak devam etmekte olan bir dava hakkında görüş bildirmeyi esasında doğru bulmuyorum. Lakin ne mümkün böylesi bir karar karşısında susabilmek, sessiz kalabilmek…
Hani 2020 yılında önce dövülen, boğulmaya çalışılan, her türlü şiddet uygulanan, bayılınca diri diri varile tıkılıp odunla yakılan, yetmez denilip ateşi benzinle harlanan, sonra üstüne beton dökülüp nehre atılan, o gencecik üniversite öğrencisi, Pınar Gültekin dosyası vardı ya hani, işte o kanımızı iliğimizi donduran o vahşet dosyası bugün karara çıktı.
Ne mi oldu?
Sanıktan çok maktul yargılandı
Davanın sonunda sanık hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi, ardından haksız tahrik hükümleri uygulanıp ceza 23 yıla indirildi. Sanığa topu topu 14 yıl 4 ay yatar verildi.
Arkadaki duvarda kocaman harflerle ‘Adalet Mülkün Temelidir’ yazan o salonda, adalet böylece tesis edildi güya.
* * * * *
Nasıl mı olur? Anlayamadınız mı?
Oldu işte, yine oldu…
Diğer dosyalardaki gibi meğer bu olayda da kadın suçluymuş yine (!)
Aslında kadın tahrik etmiş elin adamını. Hatta tahrik etmekle kalmamış, o dönüştürmüş adamcağızı bir caniye (!)
* * * * *
Yazıklar olsun diyoruz, yazık !
Adaleti de insanlığı da öldürdünüz, yazık.
Hiçbir hukuk sisteminde sanığın, kendini cezadan kurtarmaya matuf beyanına itibar edilerek hüküm tesisi edilmez, edilemez.
Güçlü ve kesin deliller olmaksızın haksız tahrik hükümleri uygulanmaz, uygulanamaz.
* * * * *
Dosyanın Avukatı diyor ki ‘Yazıklar olsun...Tek kelimeyle (bu) bir hukuk garabeti. Adalet bugün Muğla’da ölmüştür. Genç bir kadını diri diri yakan, yarınlarını umutlarını çalan bir caniye OLMAYAN HAKSIZ TAHRİK indirimi uygulandı…’
* * * * *
Tüm avukatlar bir araya gelip dosyalarda gördüğümüz, olmayan haksız tahrikleri anlatsak, hatta kadının evlenme teklifini reddetmesini, yemeği tuzlu yapmasını bile mahkemelerin haksız tahrik saydığını dile getirsek bir bir… hatta mümkün olsa da keşke bir gün katledilen dile gelse, tüm olanları anlatsa yine de değişir mi sanıyorsunuz netice, zihniyet bu olduktan sonra.
Daha nice yürekler yanacak…
Daha nice Pınarlar, Ayşeler, Fatmalar yaşayacak bu acıyı…
Bu işin en büyük vehameti orada.
* * * * *
Gelin şiddet dosyalarında şu haksız tahrik hükümlerini ya kaldırın ya da değiştirin artık diyorum.
Hakimin, savcının ya da tanıkların vicdanına, zihniyetine daha fazla kurban etmeyin adaleti. Bunun hesabı vardır Hak’kın katında.
Söyleyin artık söyleyin !
Bu ülkede yalancı tanıklık diye bir gerçeklik olduğunu daha kaç asır görmezden geleceksiniz.
Kadın veya erkek daha kaç yaşamı haksız tahrik denilen, suçun cezasını dörtte üçe kadar indiren şu hakkaniyetsiz hükümlere kurban edeceksiniz.
* * * * *
Olayda sanığın dediği gibi Pınar tehdit etmişse şayet, adamın parasını almışsa şantajla, sanık niçin şikayet etmemiştir o güne kadar savcılığa veya herhangi bir karakola.
Üstelik sanığın ileri sürdüğü iddialar doğru bile olsa, sanık Pınar’ı şikayet etmiş olsaydı, Pınar’ın alacağı ceza en fazla ‘1 yıldan 3 yıla kadar hapis ve adli para cezası’ olacaktı.
Bu kadar az cezası olan basit bir suç için sanık onun (vahşice) canını aldı.Yani hem devlete ait cezalandırma yetkisini kendi kullandı, hem de haksız tahrik hükümleri sayesinde devletten adeta ödül aldı.
Bu hüküm hakkaniyetli mi ya da adalet böyle sağlanabilir mi sizce?
* * * * *
Ey siyasi irade !
Düşünün, tartışın ve karar verin.
Haksız tahrik hükümleri şiddet dosyalarında kaldırılmayacaksa bile, suç ve cezada olması gereken orantının burada da dikkate alınması, maktulün eyleminin cezası ile sanığa yapılacak indirimde bir orantı kurulması gerekmiyor mu sizce de...
İstanbul sözleşmesinden çekildiniz.
Hani daha iyisini getirecektiniz.
O günden bugüne yaklaşık beş yüz kadın daha katledildi, neredesiniz ?
‘Adalet Mülkün Temelidir’ yazmışsınız ya o salonlara, o halde hiç değilse yargılamada ADALET İSTİYORUZ, ADALET..!