Bugün 17 Haziran Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü. Bayram gününe denk gelmiş olsa da, bu konuyu atlamamamız gerekiyor. Öncelikle vatandaşlarımızın Kurban Bayramı’nı kutluyor,aziz milletimize hayırlar getirmesini diliyorum.
Konumuza dönecek olursak, Türkiye’nin doğal su kaynakları hızla tükeniyor. Bunda artan sıcaklıkların ve azalan yağışların yanısıra uygulanan yanlış tarım ve su politikalarının etkisi büyük.
Türkiye'deki göllerin büyük bir kısmı kurumuş ve çölleşmiş durumda. Son 60 yıl içerisinde yaklaşık 70 gölümüz kurudu. Göller bölgesinde ve çevresinde yer alan 65 gölden 35’i kurudu, bazılarıda kuruma tehlikesi altında.Türkiye’nin en büyük ikinci gölü olan Tuz Gölü bile neredeyse tamamen kurudu.
Doğa Derneği’nin araştırmasına göre 1.5 Marmara Denizi büyüklüğünde su kaynağımızı kaybetmiş durumdayız. Ülkemizde doğal tatlı su gölü kalmadı artık.Buna rağmen Türkiye’de kullanılan suyun halen %73’ü tarım alanlarında kullanılmaya devam ediliyor. Türkiye’nin, iklim değişikliğini de dikkate alarak bu duruma acilen çözümler üretmesi gerekiyor. Aksi halde içme suyu dahi bulamayacağımız günler yakındır.
Öte yandan göller sadece su birikintisi değildir, milyonlarca yılda oluşmuş ve birçok canlıyı barındıran ekosistemlerdir. Binlerce insan geçimini bu göllerden sağlıyor. İktidar, sadece emekliyi, çiftçiyi, besiciyi değil, bu konuya gereken önemi göstermeyerek iç göllerden geçimini sağlayan balıkçıları da perişan etti.Balıkçılarımızın durumunu görmezden gelemeyeceğimiz gibi küresel sıcaklıklar nedeniyle dünyada iklim göçleri başlamış durumda, suyu iyi yönetemezsek, Güneydoğu ve Doğu Anadolu’dan başlayacak iklim göçlerini de unutmamalıyız. Acilen göllerimize sahip çıkacak bir sistem getirmemiz ve havza planlamalarını revize ermemiz gerekiyor. Ne yazık ki iktidarın bu konuda halen bir şey yapmadığını görüyoruz.
Oysa bu sorunun çözümü için su kaynaklarının daha sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesi, tarımda suyu daha verimli kullanan tekniklerin benimsenmesi ve hükümetin bu konuda etkin politikalar geliştirmesi gerekiyor. Ayrıca, çiftçilere su tasarrufu sağlayan yöntemler hakkında eğitim verilmesi ve gerekli altyapı yatırımlarının yapılması gerekiyor.
Ancak çevreyle ilgili sorunlar sadece hükümetlerin çözebileceği sorunlar değildir, tüm vatandaşların dayanışma içinde mücadele etmesi gereken geniş kapsamlı sorunlardır. Çölleşme ve kuraklıkla hep birlikte mücadele etmeliyiz.
Unutmayalım ki; tüm haklar ancak yaşanabilir bir çevre varsa kullanılabilir…