Birleşmiş Milletler tarafından 1992 yılında biyoçeşitliliğin korunması amacıyla imzalanan ‘Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi'nin kabul edildiği 22 Mayıs tarihi, dünyada her yıl ‘Biyolojik Çeşitlilik Günü’ olarak kutlanıyor.Bu alanda eylem planları hayata geçiriliyor ve çeşitli toplumsal farkındalık çalışmaları yapılıyor.
Bu hususa bu kadar önem verilmesinin nedeni; biyoçeşitliliğin günümüzde büyük ve sürekli bir tehdit altında olmasıdır. Zira biyoçeşitlilik yaşamın ve dünyanın sürdürülebilirliği üzerinde büyük role sahip. Öyle ki ekosistemin dengede kalabilmesi biyoçeşitliliğin korunmasına bağlı.
Biyoçeşitlilik kaybının birçok nedeni var. Çevre kirliliği, atıklar, maden ocakları, ormanların yok edilmesi, toprağın aşırı kullanımı, kentleşme, avlanma, aşırı balıkçılık, sulardaki kirlilik, istilacı türler gibi. Ancak bu kaybın asıl nedeni yoğun tarımsal üretim sistemleri yüzünden doğal habitatlarda meydana gelen değişimler ve küresel iklim değişikliği…
Son yıllarda iklim değişikliği kriz boyutuna ulaşmış durumda ve her geçen gün daha fazla biyoçeşitlilik kaybına yol açıyor. Bu nedenle durum artık tedirginlik yaratan bir hale gelmiştir.
Biyoçeşitlilik kaybı toplum, insan sağlığı ve ekonomi üzerinde önemli sonuçlar doğurduğundan biyoçeşitliliğin korunması noktasında sadece devlete değil, yediden yetmişe hepimize sorumluluk düşüyor.
Biyoçeşitlilik kaybının durdurulması ve geri arttırılması yönünde konulan küresel hedeflere baktığımızda oldukça iddialı hedefler olduğunu görüyoruz. Avrupa Birliğine üye devletler bu hedeflere ulaşmak için etkin politikalar hayata geçiriyor, sektörler arası koordinasyona ve ekosistem yönetim anlayışına önem veriyor. Örneğin bazı ülkelerde doğal yaşlı ormanlarda odun üretimi faaliyetleri terk edildi. Anahtar habitatlar ve bir kısım ağaçlar ormanda hasat edilmeden bırakılıyor. Ülkemizde ise, ne yazık ki bu yönde bir gayret görmediğimiz gibi, türüne ve yaşına dahi bakmaksızın binlerce ağacın maden şirketleri tarafından yok edildiğini görüyoruz. Hatta yetkililer tarafından ‘istihdam yaratıyor’ denilerek yöre halkı ağaç kıyımına ikna edilmeye çalışılıyor. Edilemediğinde ise, Akbelen’de şahit olduğumuz gibi tomalar ve jandarmalar eşliğinde asırlık ağaçlar dahi yok ediliyor.
‘Dünya Biyolojik Çeşitlilik Günü ‘ vesilesi ile, ortak evimiz dünyanın ve yaşamımızın sürdürülebilirliği adına iktidarı bu konuda duyarlı olmaya ve etkin politikalar ortaya koymaya davet ediyoruz.
Biyolojik çeşitliliği korumak adına bireysel olarak neler yapabiliriz derseniz; örneğin av yasaklarına uymayı, çevreyi ve suyu kirletebilecek atıkları ayrıştırmayı, piknik yaptığımız alanları temiz bırakmayı, yangın çıkmasına neden olabilecek çöpleri doğaya bırakmamayı toplumsal bir alışkanlık haline getirmek önemli bir adım olacaktır diye düşünüyorum….
Yaşama saygı ve sürdürülebilir bir gelecek adına, biyoçeşitliliği koruyalım, ekosistemin dengesini daha fazla bozmayalım…