Hayvan sevgisi ve sokak hayvanlarının korunması son yılların en çok gündeme gelen konuları arasında yer alıyor.
Hayvan sevgisinin aşılandığı, paneller, sempozyumlar, toplantılar, eylemler ve filmler yapılıyor.
İnsanlar gibi hayvanların da sevgiye ve yaşamaya ihtiyacı var. Bu bilinç, topluma çok güzel yerleştirildi.
Bazı vicdansızların yaptığı vicdansızlıkları yok sayarsak, evcil hayvan sayısının ve evlerde hayvan besleme oranının her geçen arttığını görürüz.
Buna hiçbir itirazımız yok...
Ancak, kuduz bir köpeğin sokakta gezmesini de hiçbirimiz istemeyiz.
Sonuçta, kuduz bir köpeğin ısıracağı insan, ölüme kadar sürüklenebiliyor. Burada da, insan hayatının önemi ortaya çıkıyor. Tedavisi yapılamayan kuduz hayvan ise iğneyle veya başka bir yöntemle uyutuluyor. Burada amaç, hayvanı katletmek değil, insanların hayatını riske sokacak bir zararlıyı ortadan kaldırmak.
Buna kimsenin itiraz edeceğini sanmıyorum. Bugüne kadar da itiraz edildiğini görmedim...
Şimdi gelelim asıl konumuza...
Okaliptüs ağacı...
"Okaliptüs, mersingiller (Myrtaceae) familyasından birçok türü bulunan geniş bir ağaç cinsi.Uzun ve iri gövdeleri sayesinde diğer ağaç türlerinden farklı olarak yetişkin bir okaliptüs ağacı bünyesinde 200 ila 1000 litre su bulundurabilir. Bu özelliğinden dolayı da bazı bataklık alanlara dikilerek o bataklık kurutulabilir."
Buradan da anlaşılacağı üzere, okaliptüsler şehirlerde yetiştirilmek için çokta ideal bitki çeşidi değiller. Türkiye'nin bazı bölgelerinde kesilen okaliptüs ağaçları için Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Biyolog Prof. Dr. Mehmet Sıkı ne diyor;
"10 yaşındaki bir okaliptüs ağacı yılda 250 ton suyu bünyesine almakta ve buharlaşma yolu ile havaya vermektedir."
Okaliptüs hakkında siz de küçük çaplı bir araştırma yapıp, bilgi kaynaklarına başvurduğunuzda, bu bilgilere rahatlıkla ulaşabilirsiniz.
Okaliptüs ağaçlarının köklerinin, yeraltı suyunun yoğun olduğu bölgelerde gövde büyüklüğüne ulaştığını da öğrenebilirsiniz. Bu kökler, özellikle şehir hayatında, yol ve yapılara da zarar verecek boyutlara ulaşabiliyor.
Seyhan'da meydana gelen böyle bir riskte oluşan binada yaşayanlar, okaliptüs ağacının binalarını tehdit ettiğini belirterek ağaçların kesilmesini istemişler. Seyhan Belediyesi Park Bahçeler Müdürü Arif Kanber de, ekibi göndererek, insan hayatına zarar vermeye başlayan ağaçları kestirmiş ve yerine şehir hayatına daha uygun olan çam ağaçları diktirmiş.
Bunun adına 'katliam' demek vicdansızlık olur. Katliam yapılmış olsa, yerine yeni fidan dikilmezdi!
Bu ağaçlar kesilmese, asıl katliam riski o zaman meydana gelirdi...
Onlarca insanın yaşadığı bina, birkaç ağaç yüzünden yıkılma tehlikesi yaşayacaksa, yaşam yeri bataklıklar olan o ağaçların kesilmesi, 'yeşil katliamı' değil, insan hayatına verilen önem olarak değerlendirilmeli...
Dolayısı ile eleştirilerin odağındaki Seyhan Belediyesi, bu ağaçları keserek, katliam yapmamış, aksine hayat kurtarmıştır!!!
Yorumlar
Kalan Karakter: