Geçtiğimiz sezon Corporate Basketball C Serisinde namağlup şampiyonluk yaşayan İDO Basket, hem performansıyla hem de sahaya yansıttığı takım kültürüyle serinin en çok konuşulan ekiplerinden biri oldu.
Yeni sezonda bir üst seride mücadele etmeye hazırlanan takım, heyecanını, sorumluluk bilincini ve birlikte büyüttüğü aile ortamını koruyarak yoluna devam ediyor.
Sezon boyunca birçok maç kazandılar belki ama aslında kazandıkları şey bir kültürdü.
Birbirine güvenen, birbirini taşıyan, iyi günde de kötü günde de aynı masada oturabilen bir ekip olmayı başardılar.
İDO Basket sadece bir takım değil; onlar için bir nefes, bir kaçış, bir aile oldu.
Asıl hedefleri, gençliklerinde özendikleri ama o zaman yakalayamadıkları, geçen sezonla birlikte yeniden kazandıkları o “kolej havasını” sürdürebilmek.
Bu yıl genişleyen kadro, bunun başarılabildiğinin en güzel göstergesi.
Okan Çevik gibi bir koçla çalışmak, amatör bir serinin çok ötesinde bir ayrıcalık.
Belki profesyonel bir ligde değiller ama Okan Hoca onlara profesyonel bir kültür kazandırdı.
O sadece bir koç değil; vizyonu, duruşu ve kattığı sporculuk bilinciyle bu takımın mimarı.
Her idmanda profesyonel bir hocayla çalışmanın ne demek olduğunu hissettiriyor. Takımın bu kadar kenetlenmesinde, karakterli oynamasında ve gerçek bir ekip haline gelmesinde en büyük pay Okan Hoca’ya ait. Onunla çalışmak, sadece daha iyi bir basketbolcu değil, aynı zamanda daha iyi bir insan olmayı öğrenmek anlamına geliyor.
Saha içi disiplininden oyuncularına duyduğu güvene kadar, takıma çok şey kattı.
Bu süreçte Genel Menajer Arthur Bozacığlu’nun liderliği, takımın sahadaki düzeni kadar kulis arkasındaki uyumu da şekillendirdi.
Takım menajeri Mertcan Genç, tüm organizasyonel yapının kalbi olurken; yardımcı koçlar Can Akmansoy ve Buğra Topuz ise Okan Çevik’in vizyonunu sahaya taşıyan en önemli destekçiler oldular.
Bu güçlü kadro, İDO Basket’in bir sivil toplum kuruluşu oluşumunun parçası olarak, amatör bir yapının sınırlarını aşan profesyonel bir duruşun temelini oluşturdu.
Adlarını duyurdular; şimdi iz bırakma zamanı.
Yeni seride rakipler daha güçlü, tempo daha yüksek, rekabet daha sert olacak.
Ama onlar buraya tesadüfen gelmedi.
Bu noktaya gelmelerini sağlayan şey sadece galibiyetler değil; disiplin, uyum ve aralarındaki güçlü bağ oldu.
Bu yüzden özlerinden ödün vermeden, seviyelerini her gün biraz daha yükselterek yollarına devam edecekler.
Onlar sahada mücadele ederken, arkalarında kendilerini ayakta tutan bir başka takım daha vardı: Eşleri.
Gerçeği söylemek gerekirse, oyuncular antrenmanlara giderken, maçlara hazırlanırken, yorgun argın eve dönerken; eşleri kendi zamanlarından, kendi konforlarından feragat edip onları desteklediler.
Her maçta tribünde olamayabilirler ama kalpleri hep oradaydı.
Evde motivasyonu sağlayan, yoğun tempoya rağmen anlayış gösteren ve destek olan hep onlardı.
Bu görünmeyen emek, bu sessiz fedakârlık olmasa bu başarı mümkün olmazdı.
Ve tabii taraftarlar…
Bu hikâyenin en büyük kahramanlarından biri.
Gerçek anlamda yediden yetmişe bir topluluk.
Her maç, istisnasız yanlarındaydı.
İşlerinden vakit ayırdılar, hafta sonu demediler, yoğunluklarını unuttular; takım için orada oldular.
Onlarla birlikte nefes alıp sevinen, onlarla birlikte üzülen bir topluluk oldular.
Onlar olmasaydı, o kupa bu kadar parlamazdı.
İDO Basket, sadece bir takım hikâyesi değil;
fedakârlığın, sevginin, kolektif emeğin ve gerçek bir aile olmanın hikâyesi.
Yeni sezonda bu hikâye çok daha büyük, çok daha güçlü yazılacak.
Yorumlar
Kalan Karakter: