Hırsız kaçar polis kovalar, yakalar. Cinayet olur polis aydınlatır. Trafik kazası olur herkesten önce polis gider, ambulansın olay yerine gelmesini sağlar. Kazada yaralanan insanın kurtarılması için yolları açar. Karakola birinin işi düşer, polis çözer. Okul önlerinde ve çevresinde çocuklar zarar görmesin diye çocuk şube ekipleri devriye gezer. Mahallede komşular arasında kavga çıkar polisler gidip barıştırır. Gasptan hırsızlığa, narkotikten teröre, trafik kazasından okul önlerindeki güvenliğe kadar yaşamın her alanında polisi görmeniz mümkün. Hastane köşelerinde kan bekleyenlere kan veren, yolda kalmış garibe gurebaya can veren polisleri de sayarsak attığımız her adımda onları gördüğümüzü söyleyebiliriz.
*****
Bunlardan daha fazlasını yapan polisler de var. Ne yaptığını okuyunca duygulanıp ağladığınız polisler... Annelik duygusunu yüreğinde yüceltirken meslek aşkı ile bir insanı yaşama bağlayan polisler... Evladına nasıl davranıyorsa yeri geldiğinde ihtiyacı olana da evlat tadında sarılan polisler...
Adana’da dans ederken çapraz bağları koptuğundan uzun süredir dans edemediği için psikolojisi bozulup hiç yemek yemeyen 14 yaşındaki Eylül Kaçar'ın, sadece bir polis müdürünün elinden yemek yiyerek hayata tutunduğunu biliyor muydunuz?
Çok ilginç bir öyküsü var Eylül'ün!
Dans etmeyi çok seven ve her fırsatta dans eden Eylül Kaçar’ın bir yıl önce dans ederken çapraz bağları kopuyor. Ters hareket yaptığı için sakatlanan Kaçar o günden sonra dansı çok sevdiği için sakat halde dans etmeye devam ediyor. Ancak bir süre sonra dans edemez hale geliyor. Gittiği doktorlar da ameliyat olması gerektiğini söylüyor. Bunun üzerine Kaçar, Çukurova Üniversitesi Balcalı Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümünde ameliyat oluyor.
*****
Hani şu portakal bahçelerinde çalışan çocukları görüp, onların okula kazandırılması için mücadele eden Adana Emniyet Müdürü Zafer Aktaş var ya... İşte o ve Toplum Destekli Polislik Şube Müdürü Semra Kan hastaneyi ziyaret ederken Eylül ile tanışıyorlar.
Bir hasta nasıl yaşama bağlanırsa onun yolunu çok iyi bilen Emniyet Müdürü Zafer Aktaş, küçük kızın doğum günü olduğunu öğrenince ona bir de sürpriz doğum günü hazırlıyor. Aktaş'ın babalık duygusunun geldiği noktaya bakar mısınız? Polis müdürlüğünden öte bir babalık duygusu.
Tabii aradan bir süre geçiyor. Taburcu olduktan sonra koltuk değneğiyle yürüyen Eylül, dans edemediğinden hayata küsüyor ve yemekten kesiliyor. Anne Gülfem Tupa ne yaptıysa hayata küsen kızına bir türlü yemek yediremiyor.
*****
Anne bunun üzerine kızının çok sevdiği Toplum Destekli Polislik Şube Müdürü Semra Kan’ı kızıyla ziyaret ediyor. Anne Tupa bu ziyaret sırasında kızının hiç yemek yemediğini bu nedenle de çok zayıfladığını, iyileşmesinin de bu nedenle geciktiğini söylüyor. Bunun üzerine Kan, Eylül ile konuşup yemek yemesi gerektiğini aksi takdirde iyileşemeyeceğini söylüyor. Eylül ise çok sevdiği polis müdürüne tek şartla yemek yiyeceğini belirterek, "Siz evimize gelir kendi ellerinizle bana yemek verirseniz yerim" diyor. Ardından Semra Kan, her gün Eylül'e yaptığı yemekleri kendi elleriyle yedirmeye başlıyor. Bu sayede Eylül kısa sürede sağlığına kavuşuyor.
*****
Adana Emniyet Müdürü Zafer Aktaş'ın babalık duygusunu ve öz evladı gibi ilgilenip Eylül'e yaşattığı doğum gününü...
Toplum Destekli Polislik Şube Müdürü Semra Kan'ın annelik duygusu ile Eylül'e sahip çıkıp, evladı gibi her gün onu kendi elleriyle beslemesini ve sağlığına kavuşturmasını...
Hangi para değeri ile ölçebilirsiniz?