İnsanlar, tarih boyunca farklı farklı nesnelere kutsiyet atfetmiş ve kutsal saydıklarını güya korumak adına savaşlar çıkarmış, bu uğurda insanlar ölmüş, kan dökülmüş ve insanlık kana doymayan bir canavara dönüşmüştür. Kutsal saydıklarımız var ve hep olacak. Devletler, dinler, anne, baba, evlat, toprak, vatan, inançlar ... Aslında buraya kadar sorun yok gibi. Esas sorun kutsal saydığımızın bizi ve düşüncelerimizi esir aldığı yerde başlar. Bizden ve kalbimizde ki insan olmanın verdiği güzel ve nahif duygulardan uzaklaştırdığı yerde kutsal olan bizim için risk oluşturur. Herkes kutsalını yarıştırma çabasına girer ve akıl denen en kıymetli özelliğimiz kendini saf dışı bırakır. Hele bu körü körüne ve gözü bağlı bir şekilde hayatımıza soktuğumuz bir kutsal ise durum tümden çığrından çıkacaktır ve dahi tarih boyunca böyle olmuştur.
Canlı hayatından daha kutsal ne var? Devletler mi? Hayır. İnsan yoksa devletler de yoktur.
Devlet adamları mı? Hayır. O topraklarda/ülkede ağaçlar yok ediliyorsa, insanlar huzur ve güven içinde değilse, tüm zenginlikleri göz göre göre halkından esirgeniyorsa devleti ve devlet adamlarını kutsamak ve yapılanları görmezden gelmek akıl dışıdır.
Anne, baba, evlat, sevgili mi...? Hayır. İnsanın diğer bir insanı kutsaması onun zararlı ve kötü hallerine kör olmasına neden olur. Yaptığı her davranış onun için doğru ve eksiksizdir. İnsan özünde değerlidir ve onu kutsallaştırmaya gerek yoktur.
İnançlar mı? Hayır? Her neye inanırsak inanalım biz inandığımız sürece o vardır. Yani ona kutsal dedirten bizim varlığımızdır.
Saydıklarım çoğaltılabilinir. Ama hepsi için insan lazım ise burada insandan daha kıymetlisi yoktur aslında. Kutsal sadece bağlanmayı, güvenmeyi istediğimiz bir şeydir. İnsan yoksa kutsal da yoktur. Bu nedenle kutsallar üzerinden savaşlar, kıyımlar ve ölümler bana hayatımın hiçbir döneminde mantıklı gelmedi. Tabii inandıklarımız, değer verdiklerimiz var ve olmalı. Ama kutsallık atfetmek onu insandan daha değerli kılar. İşte o zaman insan aklı devre dışı kalır ve yerini diğerinin kutsal saydığına saldırı ve kendi kutsalını birinci ilan etmek kalır.
Bu fikrime katılmak zorunda değilsiniz. Eleştiri yapma hakkımız hakkınız her zaman olmalı. Bizler, eleştiriyi kutsala saldırı gibi gördüğümüz için bu topraklarda hiçbir zaman fikirler konuşulamadı, hep çatıştı.
Konuşamadığız için de sonuç her zaman kavga ve kaos oldu.
Bu hafta bu konuyu yazmak istedim. Çünkü ülkemiz özellikle ekonomik anlamda çok zorlu bir dönemden geçiyor. Ve bazı sesler halkın derdini değil devletin kutsiyetini konuşuyor. Bu durum beni fazlasıyla rahatsız etti.
Ve son söz olarak;
Hiçbir devlet halkından daha kutsal ve değerli değildir.
Halkı güvende ve mutlu devletler ise sadece işini iyi yaptığı için bahtiyar ve gururludur ama kutsal değildir.