Anasayfa
  • YURTTAN
  • GÜNCEL
  • SPOR
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • SAĞLIK
  • TEKNOLOJİ
  • SANAT-MAGAZİN DÜNYA KÖŞE YAZARLARI BASIN İLAN
  • Ara
SON DAKİKA:
09:30
Belediye Binasına Taşlı Saldırı
08:06
4 Kişiyi Öldüren Bakkalın 2’si Ağırlaştırılmış 4 KEZ MÜEBBET HAPSİ İSTENDİ
Video Galeri Yazarlar Üye Paneli
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
  1. Köşe Yazarları
  2. Süreyya Şahin
  3. EVLAT BAĞIMLILIĞI 
Yayınlanma: 27 Ocak 2025 - 14:11

EVLAT BAĞIMLILIĞI 

27 Ocak 2025 - 14:11
Yorumlar
Yazdır
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
Süreyya Şahin
Süreyya Şahin

Ülkemizde ciddi bir ebeveynlik salgını var. Ve en ciddi belirtisi evlat bağımlılığı. 

Adına sevgi, fedakarlık diyerek yumuşatılmaya çalışılan ciddi bir sorundan bahsediyorum. Hangi açıdan bakarsanız bakın, bunun adı “sevgi” değil, “kontrol”. Artık birçoğumuzun diline yerleşmiş olan; çocuklarım için yaşıyorum, onlar için katlanıyorum, yemedim yedirdim... gibi ifadeler çocuğun bize bağımlı olmasına zemin hazırlıyor. Hatta bu, o kadar derinleşmiş bir bağ ki, bazen aileler, çocuklarının varlığını kendilerinin varlık sebebi ve bunun sonucu olarak da her şeylerine müdahale etmeyi kendilerine hak olarak görüyorlar. Her adımda onları takip ediyor, seçimlerinde yönlendiriyor, en basit kararlarında bile “benim fikrim” olmalı diyor kabul görmediğinden de gizli silahı olan "süt" ve "hak" helali üzerinden vuruyor. 

Birçok anne baba, çocuklarının sadece bedensel varlıklarını değil, aynı zamanda zihinsel ve duygusal alanlarını da sahipleniyor. Aklıma gelen ilk örnek, belli bir yaşa gelmiş evlatlarının sosyal medya hesaplarına bile müdahale eden ebeveynler var. Bir anne, çocuğunun “story” paylaşımına “Bunu sil, yanlış anlaşılabilir!” diyebiliyor. Peki ama çocuk ne hissediyor? Neden kendi hayatını kurarken sürekli başkalarının duygusal ağırlığını taşımak zorunda bırakılıyor?  Bu, aslında çok yaygın ama dikkat çekici bir örnek; bunun temelinde bir çocuğun akıl ruh sağlığını korumak değil, ebeveyninin egosunu kollama hali var. Bir diğer, etraf ne der, salgınından korkan ebeveynlerin çocuğun yaptığının değil elalemin dediğine saplantılı hali. 
Bu salgının sonucunda da çocuğun her hareketi, aile içindeki duygusal dengeleri değiştirebilir. Bunu engellemek, onları “güvende tutmak” adına yapılan bir hamle gibi görünse de, çocuğun gelişimine ciddi zararlar veriyor.

Bir diğer sorun da, torun bağımlılığı. Çocuğunun seçeceği eşe karar verirken tüm müdahalelerini etmiş ebeveynler bir sonraki aşamada evlatlarının kendi evlatlarını büyütmeyeceğine kanaat getirerek torun üzerinden baskılarına devam ederler. Kendi hayatları yokmuş gibi sürekli torun bakma bahanesiyle onların bakımına müdahale etmek için yanlarında olduklarını belirtirler. 

Büyükanne ve büyükbabalar, torunlarıyla güya kendi çocukluklarıyla yaşamadıklarını yeniden yaşamak ister gibi onlara duygusal ve psikolojik olarak ağırlık olmaya devam ederler. Geriye doğru dönüp baktığımızda, torunun kimliği büyük ölçüde büyükanne ve büyükbabaların kurallarına ve beklentilerine dayalı olabiliyor. “Aman, hadi gel, seni yine ben besleyeyim,” şeklinde başlayan bu sevgi gösterileri, zamanla torunun bireysel kararlarını göz ardı etmeye dönüşebiliyor. Torunlar, adeta büyüklerin hayatlarının bir uzantısı gibi görülüyor. Bu, hem ebeveyn hem de çocuklar için ne kadar zararlı bir durum! Çocuk, iki farklı kaynaktan gelen baskı altında kendi kimliğini bulmakta zorlanıyor. Biri, ebeveynlerinden; diğeri, büyük ebeveynlerinden. Torunlar, hem duygusal hem de sosyal anlamda tam anlamıyla bağımsız bir insan olmaktan uzak büyüyorlar. 

İlginçtir, bu kültür bazen çok daha ince şekillerde kendini gösteriyor. Çocuk evden ayrılmak üzereyken, annesinin "Peki ya yalnız kalırsam?" endişesiyle tekrar geri dönmesi isteniyor. Bir öğrenci, üniversiteyi kazanmış ama ailesinin “Yanı başımızda ol, biraz daha bizimle kal” ricalarına, bu “sevgi”ye boyun eğiyor. Oysa o çocuk, kendi hayatını kurmak, bağımsız olmak istiyor. Ama bu durumu hissetse de, bazen bağımlı hale gelmiş bir aile yapısının baskıları altında, bir yanda minnettar bir şekilde, diğer yanda ise gitmek için içi giden duygusal çelişkilerle mücadele etmek zorunda kalıyor.

Evlat bağımlılığı, toplumsal yapıyı da derinden etkileyen bir hal alıyor. Aileler, çocuklarının kendi hayatlarını kurmalarını engelliyor, toplum ise bunu “sevgi” olarak kabul ediyor. Halbuki sevgi, bu sınırları aşmak, başka bir insanın varlığını, kimliğini kabul etmek ve ona bağımsız bir yaşam alanı sunabilmektir. Çocuklar, başkalarının hayalleriyle değil, kendi hayalleriyle büyümeli, kendi kararlarını almalı. Ama bizim kültürümüzde ne yazık ki, çocukları bırakıp kendi yolumuzu bulmak, yanlış anlaşılabilir bir durum haline gelmiş. "Aile içindeki dengeyi bozmamak" adına çocuklar bazen kendi hayallerini rafa kaldırmak zorunda kalıyor.

Bunun en çarpıcı örneklerinden biri, evlatlarını sadece “sağlam bir iş” için okutan, ama kendi çocuklarının sevdiği meslekleri ve tutkuları göz ardı eden ebeveynler. Toplum, çocuklarının başarılarını sadece sayısal veriler üzerinden değerlendiriyor; mezuniyet, diploma, maaş. Bir gencin yeteneklerini ve potansiyelini keşfetme şansı yok. Çünkü o, sadece ebeveyninin beklediği başarıya ulaşmak zorunda. Böyle yapmazsan, seni terk ederim! bakışları, aslında son derece kırıcı ve yıkıcı bir mesaj. Çocuk, bireysel arzularından değil, ailesinin hayallerinden beslenmeye başlıyor. Ve gün geliyor, o hayaller çocukla birlikte ölüyor.

Aileler için çocukların varlığı bir kimlik meselesi haline geliyor. Ancak bunu fark etmeyen ebeveynler, aslında kendi kimlik boşluklarını çocukları üzerinden doldurmaya çalışıyorlar. Çocuğunun hayatını kendi hayatlarının bir uzantısı gibi görmeye başlıyorlar. Oysa sevgi, çocuğa bir yaşam alanı bırakmaktır, ona bağımsız bir kimlik yaratması için fırsat sunmaktır. Bunu başaramayan toplumlar, kendi bağımsızlığını kaybetmiş, sürekli bir “başkalarının onayı” arayışı içinde yaşayan bireyler yetiştiriyor. 

Evlat bağımlılığı, toplumsal hastalıktır hatta nesilden nesile aktarılan bir salgındır. Ve bu hastalık, ancak ailelerin kendi korkularıyla yüzleşmesiyle iyileştirilebilir. Çocukları, kendi hayatlarını kurabilmeleri için serbest bırakmalıyız. Onlara yalnızca rehberlik etmeli, yeri geldiğinde geri adım atmayı da bilmeliyiz. Aksi takdirde, bu hayatı ne kendimiz yaşıyor olacağız ne de evlatlarımıza yaşatacağız. Nesilden nesile ağız tadı olmayan bir ömrü reva göreceğiz.

  • YORUMLAR
adlı kullanıcıya cevap x
Nesim canaytan
4 ay önce

Şimdi bu yazdıklarının üstüne ne yazılabilir ki Bilemiyorum Toplumda o kadar kült bir zemin oluşturmuş olan bu konuyu muhteşem bir şekilde ele almışsın Ayakta alkışlıyorum seni kardeşim...

Cevapla
Beğen (0)
Beğenme (0)

Yazarın Diğer Yazıları

  • MUJİCA'NIN ARDINDAN - 14 Mayıs 2025
  • Masumiyeti Gasp Edilmiş Çocukluk/Çocuklar - 25 Nisan 2025
  • EKRAN KİRLİLİĞİ - 16 Nisan 2025
  • İNSAN ONURU VE 8 MART - 08 Mart 2025
  • KYK'LARDA YEMEK KABUSU  - 24 Aralık 2024
  • GÖÇ KUŞU ÇOCUĞUN MEKTUBU - 22 Aralık 2024
  • ADI ÜSTÜNDE İŞTE ; İNSAN ! - 19 Eylül 2024
  • BİRBİRİMİZİN SAHİBİ DEĞİLİZ! - 13 Temmuz 2024
  • KUŞLAR UÇSUN BALIKLAR YÜZSÜN - 23 Mart 2024
  • BAŞIBOŞ İNSAN SORUNU - 16 Aralık 2023
  • GÖNÜLLÜ KÖLELER - 27 Kasım 2023
  • BİZİ SAKIN AFFETME - 16 Kasım 2023
  • ÖLÜMÜ ÇOCUKLARIN ULAŞAMAYACAĞI YERE KOYUNUZ - 18 Ekim 2023
  • ÇOCUKLARIN YAKASINI BIRAKIN - 02 Ekim 2023
  • DERS ZİLİ DERT ZİLİ OLMASIN - 11 Eylül 2023
  • EBEVEYN ÇÖPLÜĞÜ - 28 Ağustos 2023
  • DEVLETLER KUTSAL DEĞİLDİR - 14 Ağustos 2023
  • İNSAN ÖNCE İÇİNİ TERBİYE ETMELİ - 31 Temmuz 2023
  • EĞİTİM CİDDİ BİR İŞTİR - 18 Temmuz 2023
  • BARINMA EN TEMEL HAKTIR - 06 Temmuz 2023
  • 1
  • 2
ilan.gov.tr
Köşe Yazarları
Fevzi Kılınçdoğan
Fevzi Kılınçdoğan
İran'ın İsrail'deki Casusluk Faaliyetleri..
Av.Meryem Türktekin ile TOPLUM KÜRSÜSÜ
Av.Meryem Türktekin ile TOPLUM KÜRSÜSÜ
İSRAİL'İN MADLEEN GEMİSİNE EL KOYMASI: ULUSLARARASI HUKUKA VE İNSANLIĞA KARŞI AÇIK BİR SUÇTUR!
Remzi Yıldırım
Remzi Yıldırım
BAZILARI SADECE BABADIR... FARK EDİLMEZLER!
HÜSEYİN SUNGUR
HÜSEYİN SUNGUR
ALİ DEMİRÇALI'YA AÇIK MEKTUP!
Emel ERKAYIRAN
Emel ERKAYIRAN
TARİHİN TALİHSİZ ÖLÜMÜ
Ebru Zereyalp
Ebru Zereyalp
Tehlikenin Farkında Olun
İbrahim Akyol
İbrahim Akyol
DÜNYANIN VİCDAN GEMİSİ
Ali Demir Evrensel
Ali Demir Evrensel
Akış
Arda Can Yıldız
Arda Can Yıldız
Şehvet
Proje Müelliflik Hakkı Gözden Geçirilmeli
HAYDAR ŞENGÜL
Proje Müelliflik Hakkı Gözden Geçirilmeli
Gülçin Yılmaz
Gülçin Yılmaz
İyiliğin Kazandığı Hayat
Mervan Dağ
Mervan Dağ
NEDEN SAĞLIKLI BESLENMELİYİZ?
Hasret Özmen
Hasret Özmen
TÜGVA ADANA'DA USTALIK DÖNEMİ BAŞLADI
Özge Sert
Özge Sert
Duygu Düzenleme:Görünmeyen Bir Yaşam Becerisi
Süreyya Şahin
Süreyya Şahin
MUJİCA'NIN ARDINDAN
Prof. Dr. Selman Vefa YILDIRIM
Prof. Dr. Selman Vefa YILDIRIM
ÇOCUKLAR, CEP TELEFONLARI, SOSYAL MEDYA, OYUNLAR
Yaprak Karakaya
Yaprak Karakaya
4D İşçilerin Kayıp Hakları ve Geleceği: Taşeron Düzenlemesi Çözüm Müydü?
Erkan Mındık
Erkan Mındık
TAŞRALAŞAN TÜRK FUTBOLU
Yeliz Gökçe Ezer
Yeliz Gökçe Ezer
VAR BİR HAYALİMİZ
CEZALAR CAYDIRICI OLMALI
Alaattin Bozkurt
CEZALAR CAYDIRICI OLMALI
Şiir Köşesi
Şiir Köşesi
DEĞİŞTİ
Şeyda Aydemir
Şeyda Aydemir
SİLAHLARIN GÖLGESİNDE ADANA'DA YAŞAMANIN ZORLUĞU
Av. Sinan Tumlukolçu
Av. Sinan Tumlukolçu
BARO BAŞKANLIĞINA ADAYIM
Çağnur Korkmaz
Çağnur Korkmaz
Mahremiyet Eğitimi Aile de Başlar  
Ortası Yok
Fadime AĞARTAN
Ortası Yok
Zindan
Meryem Çam
Zindan
Editörden
Editörden
Başarının Mimarı Zeydan Karalar
Mustafa Şahin
Mustafa Şahin
Sanatı destekleyecek misiniz?
Ahmet Erol
Ahmet Erol
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE TÜRKLERDE BİLİM SEVGİSİ EĞİTİME VE BİLİM ADAMLARINA SAYGI
Fulya Odabaş
Fulya Odabaş
Diyabet
ÇOCUK NÖROLOJİ UZMANI DOÇ.DR.GÜLEN GÜL MERT
ÇOCUK NÖROLOJİ UZMANI DOÇ.DR.GÜLEN GÜL MERT
Dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu (DEHB 2)
SUÇ DÜNYASININ Z KUŞAĞI
Av.Ali Çağlar ÜNAL
SUÇ DÜNYASININ Z KUŞAĞI
ÇOCUK GELİŞİMİ VE AİLE DANIŞMANI AYŞE BAZ ERGİN
ÇOCUK GELİŞİMİ VE AİLE DANIŞMANI AYŞE BAZ ERGİN
Anne Babanın Benlik Durumlarının Çocuğun Gelişimi Üzerine Etkileri
"Bir insana işte bu kadar toprak yeter!"
ABBAS KÜÇÜK
"Bir insana işte bu kadar toprak yeter!"
SGK TARAFINDAN KARŞILANMAYAN KANSER İLAÇLARI DAVA YOLUYLA TALEP EDİLEBİLİYOR
Av.Ali Metehan Olgun
SGK TARAFINDAN KARŞILANMAYAN KANSER İLAÇLARI DAVA YOLUYLA TALEP EDİLEBİLİYOR
MİSLİ İLE DEĞİŞİM KARARI
Av. Ali Rıza KIYIKSAN
MİSLİ İLE DEĞİŞİM KARARI
Pandemi Cezaları İade Ediliyor
Kudret Şahin
Pandemi Cezaları İade Ediliyor
Minarelerin Akıbeti
Furkan Kızıltaş
Minarelerin Akıbeti
Ömer Öner
Ömer Öner
Ölüm Saçıyorlar!
Şansalan pardon MAÇALAN!
YUSUF ASLAN
Şansalan pardon MAÇALAN!
Çok Okunan Haberler
85 Milyona İtirafa İndirimli 25 Yıl Hapis Cezası
85 Milyona İtirafa İndirimli 25 Yıl Hapis Cezası
Yapay Zeka İle Dijital Reklamcılık Mümkün mü?
Yapay Zeka İle Dijital Reklamcılık Mümkün mü?
İlk 500’de 16 Adana Sanayi Firması
İlk 500’de 16 Adana Sanayi Firması
Efendi Derneği ile Kurban Bağışı:Bayramda Sevgi ve Dayanışmanın Simgesi
Efendi Derneği ile Kurban Bağışı:Bayramda Sevgi ve Dayanışmanın...
Adana Mayıs Ayında İhracatını Korudu
Adana Mayıs Ayında İhracatını Korudu
Ana Sayfa
YURTTAN
GÜNCEL
SPOR
SİYASET
EKONOMİ
SAĞLIK
TEKNOLOJİ
SANAT-MAGAZİN
DÜNYA
KÖŞE YAZARLARI
BASIN İLAN
Köşe Yazarları
Video Galeri
Üye Paneli
Günün Haberleri
Arşiv
Gazete Arşivi
Anketler
Hava Durumu
Gazete Manşetleri
Nöbetci Eczaneler
  • ADANA
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • GÜNCEL
  • SAĞLIK
  • SİYASET
  • SPOR
  • TEKNOLOJİ
  • Video Galeri
  • Köşe Yazarları
  • Üye Paneli
  • Günün Haberleri
  • Arşiv
  • Gazete Arşivi
  • Anketler
  • Hava Durumu
  • Gazete Manşetleri
  • Nöbetci Eczaneler
sanalbasin.com üyesidir

  • Rss
  • Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri

Sitemizde bulunan yazı , video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır.
İzinsiz veya kaynak gösterilemeden kullanılamaz.

Yazılım: Tumeva Bilişim