Sabah gazetesinden Ceyda Karaaslan’ın haberine göre devlet protokolü değişiyormuş.
Önce mevcut devlet protokolünün yapısına bakalım:
Biliyorsunuz, 01 nolu plaka Cumhurbaşkanlığına değil TBMM Başkanlığına ait..
(Aslında burada bir absürtlük var. Zira, protokolün ismi “Devlet Protokolü” ama devletin 1 numaralı plakası, devletin 1 numaralı ismine ait değil.. Madem ki milletin temsilcisi olması nedeniyle TBMM Başkanı 1 numaralı plakaya sahip.. o halde protokolün ismi de “Millet Protokolü” olsun..!)
Böylece “köşe yazısı protokolü” gereğince yazının girişini yapmış olduk. Sırasıyla “gelişme” ve “sonuç” kısımlarına geçiyorum..
Evet, mevcut protokolde 2. sırada başbakan, 3. sırada genelkurmay başkanı, 4. sırada anayasa mahkemesi başkanı, 5. sırada ise ana muhalefet partisi başkanı yer alıyor.
(Dikkat ederseniz, ilk beşte iki “ana” var. Yani “anasını alan” protokole girmiş. “Baba” cumhurbaşkanıyken de babaya 1 numaralı plaka verilmediğini hatırlatmış olalım. Hatta Çiller başbakan iken ilk beşte “bacı” da vardı!)
Yeri gelmişken “sıkıntılı” bir ihtimalden bahsedeyim.
Seçimlerde 1. gelen parti dışındaki partilerden biri, diyelim ki % 20 oy aldı, 80 milletvekili çıkardı.. Yine diyelim ki bir diğer parti %19 oy aldı ama 83 milletvekili çıkardı..
İşte böyle bir durumda ana muhalefet partisi başkanı kim olur?
Protokolde tek koltuğa oturtularak mı sorun çözülür yoksa Anayasa Mahkemesi karar alıp “oturun oturduğunuz yerde” mi der, bilmiyorum!
Neyse, girişi biraz geliştirdik, asıl gelişmeye geçelim..
Sabah gazetesinin haberine göreyeni düzenleme şöyle olacakmış:
TBMM Başkanı 1. sıra.. Başbakan 2. sıra.. Genelkurmay Başkanı 3. sıra.. Ana muhalefet partisi başkanı 4. sıra.. Eski cumhurbaşkanları 5. sıra.. Anayasa Mahkemesi 6. sıra..
Alın bir “sıkıntılı” ihtimal daha..
Eski cumhurbaşkanlarından Demirel ve görevi sona erdiğinde Abdullah Gül 5. sıradaki koltuğa nasıl oturacak?
Tek koltuğa sığmaları mümkün değil, çünkü Demirel “hacim” itibariyle zaten başlı başına iki koltuk kaplıyor!
Problem teşkil edecek 3. ve son ihtimale de değinip “ihtimaller hesabından” kurtulmak istiyorum.
O da şu: Suçu sabit olana kadar kişi masum olduğuna göre Kenan Evren’in durumu ne olacaktır?
Diyelim ki ve dileğim odur ki ceza aldı, böyle bir durumda rütbesi ne olacaktır?
Öyle ya bir orgeneral ceza aldığında rütbesi askerlikte en alt birim olan “er” statüsüne düşürülüyor.
Peki devletin “tepesindeki” isim ceza alırsa, bu kişi devlet mekanizmasının en alt birimi olan “muhtar azası” statüsüne mi indirilecek?!
Evet evet, kafam iyice karıştı, meselenin aslına dönelim:
Neticede demek ki yeni protokol uygulamasında, tıpkı haftalık “top list”te olduğu gibi, Ana Muhalefet Partisi Başkanı 5. sıradan 4. sıraya çıkmış..
Genelkurmay Başkanı yerini korumuş.. Anayasa Mahkemesi Başkanı ise 4. sıradan 6. sıraya inmiş..
İşte sorun da burada düğümleniyor.. Genelkurmay Başkanı’nın yerini koruyup 3. sırada yer alması demokratik bir devletin esaslarına ters bir durumdur.
Diyanet İşleri Başkanı’nın önceki sıralaması 51. sıra idi.. Habere göre şimdi 10. sıraya çıkacakmış.
Diyanet İşleri Başkanı’nın iki yeri de yerinde değildir. Çünkü önceki yeri çok aşağılarda idi, şimdiki yeri ise çok yukarılarda..
Bu arada bir başka “ayıp” da mevcut düzenlemede yer alan il ve ilçe protokolünün muhtevasıdır.
Mevcut düzenlemeye göre, mülki sıralama şöyle: Vali (ilçede tabii ki kaymakam), TBMM Üyeleri, Komutan, Belediye Başkanı..
Bunu biraz açalım: Malum, vali devleti, milletvekilleri ise milleti temsil eder.
Cumhurbaşkanı mademki devletin tepesinde yer alıyor, valinin ilin tepesinde yer alması da doğru olanıdır, bunda problem yok.
Fakat ilde ve ilçede en yüksek rütbeli komutanın, belediye başkanının önünde yer alması durumu, derhal değiştirilmesi gereken bir durumdur.
Daha ilginç olan şudur: İlde en yüksek rütbeli komutan genelde albay ve generaldir ama ilçede bir teğmen bile en yüksek komutan olarak görev yapabilme imkanına sahiptir.
Hal böyle olunca teğmen, belediye başkanının önüne geçmektedir.
Bunun değiştirilmesi askere saygısızlık değildir. Bunun mevcudiyeti ise başkana ve onu seçen halka saygısızlıktır.
En vahimi de şudur: İl ve ilçelerde mevcut protokole göre hani TBMM üyeleri 2. sırada idi ya..
Bu mevcut protokole göre, orgeneral ve tuğgeneralden birinin ilde kutlamaya katıldığını varsayalım.
Böyle bir durumda valinin ardından general-amiral, onların ardından milletvekili geliyor.
Somutlaştırırsak: Bir ilde en yüksek komutan diyelim ki albay..
Protokolde milletvekili 2. sırada, albay 3. sırada oturur.
Fakat diyelim ki o ilçeye, başka bir vilayette görevli olan ama kayınvalidesini görmek için o ilçeye gelen bir tuğgeneral geldi ve “ilçenin kurtuluşu” törenlerini izlemek izledi.
Böyle bir durumda milletvekili 2. sıradan 3. sıraya geçmek durumundadır.
Çünkü gelen “paşa”dır!
Yani vilayetin en üst rütbeli komutanı albaysa, milletvekili 2. sırada; general-amiral ise, milletvekili 3. sırada yer alıyor.
Gerçi “bu düzen”, bazı yanaşma yazarlar için önem arzetmiyor..
Zira onlar “gelene ağam gidene paşam” demeyi vazifelerinin şanından addederler!(06.06.2012 tarihinde rotahaber.com adresinden alınmıştır)
Yorumlar
Kalan Karakter: