Heykel yapıp anıt dikmek…
Ülkemiz yöneticilerinin belki de kullanmayı en çok sevdikleri oy toplama aracı. Veya başka bir deyişle “en zahmetsiz göze hoş görünme çabası”.
Herhangi bir şehirde, ilçede, semtte yaşayan insanların yaşam tarzına, siyasi görüşlerine en uygun zat-ı muhteremin (tam benzemesi de önemli değil andırsa da olur) heykelini, maskını insanların görebileceği bir yere (merkezi bir yer olması da önemli değil ki zaten tüm merkezi yerler heykeller, anıtlar ile anılıyor) yaptırmak, anıtlarını diktirmek…
Peki, propaganda aracı olarak kullanılan heykel ve anıt olayı nasıl finanse ediliyor? Olaya olması gereken olarak yaklaştığımızda; propagandayı yapan kişi veya partilerin finanse etmesi gerekir diye düşünüyoruz doğal olarak. Türkiye şartları için gerçekten çok iyi niyetli hatta saf bir yaklaşım oldu farkındayım kusura bakmayın. Çünkü Türkiye’de işler zaman şekilde böyle yürümüyor doğru.
Heykel ve anıtların finansman yükü hepinizin tahmin edeceği üzere devletin; dolaylı olarak da vatandaşın sırtında. Kısacası buna devletin parası, vatandaşın vergileriyle oy toplamak da diyebiliriz sanırım.
AKP’nin iktidarının başından beri AKP’yi devletin parasıyla oy toplamakla suçladılar. Erzak, kömür, beyaz eşya vs. seçimler öncesi dağıtılan her şeyin oy toplama amaçlı olduğunu, yöneticilerin devletin parasını bu şekilde harcadığını iddia ettiler. Bunu söyleyenler arasında en başta gelenler, kendilerini en iyi Atatürkçü olarak lanse eden CHP’liler.
Bu iddialarında haksız da değiller orası ayrı konu. Fakat bunu öne sürmeleri için onlarında günahsız olması gerekiyor. Ellerindeki yerel yönetimleri kullanarak, ulaşabildikleri her yere heykel dikmekle Atatürkçü oldukları düşüncesini halka aşılayan ve yaptıkları bu şov ile seçimlerde halktan oy toplama zihniyetini taşıyan CHP’lilerin bence AKP’yi bu konuda eleştirmemesi gerekiyor. Hz. İsa’nın da dediği gibi ilk taşı günahsız olan atmalı…
Konumuza dönersek; bu ülkenin belki de en küçük sorunu ülkedeki heykel ve anıt sayısının yetersizliği. Ki bence bu sorun bile olmaktan uzak bir kavram. Ama birilerine göre öyle değil işte.
Bu kadar sorun içerisinde; memlekette okuma yazma oranı bu kadar düşük olmasına rağmen okuyanlar da sürünürken, ülkenin büyük çoğunluğu yoksulluk sınırının altında yaşayıp insanlar doktor-hastane bulamadıkları için ölürken, memlekette altyapı diye bir şeye rastlanılmazken, dağda katırlarla dolaşan çocukları savaş uçakları avlarken heykel-anıt gerçekten çok önemli değil mi?
Görülüyor ki bazılarına göre önemli…
Aslında çekinmeyin… En büyük heykeli siz yapın, sonra daha da büyüğünü. İzmir’de fakirliğin diz boyu olduğu bir mahallenin hemen yanı başındaki tepeye 4 milyon lira harcayıp mask yapın dalga geçer gibi. Heykel ve anıtlar araç sadece sizler için; size kendinizi bile unutturabilecek o oyu toplamak için, çekinmeyin yapın.
Bir sözü var Atatürk’ün; "Benim manevi mirasım bilim ve akıldır" diye. Keşke birazda sizler her yere Atatürk anıtı yapmak yerine O'nun mirasından az da olsa pay alıp; ezbere yaşamadan gösterişi bir kenara bırakmayı öğrenebilseydiniz.
Keşke “En büyük heykeli biz yaptık haydi bize oy verin” diye övünmek yerine; "Yapacak o kadar şey varken; kalktık en büyük heykeli biz yaptık" utancını yaşayabilseydiniz.
Devletin halk için olduğunu kanıtlayan; Türkiye halkının hak ettiği şekilde yaşamasını sağlayan yöneticileri görmek dileğiyle… Ben artık bu günleri, bu yapıda insanların başa geldiği günleri görmek istiyorum. Umuyorum…
Yorumlar
Kalan Karakter: