'KAHT – I RİCÂL'
Yayınlanma :
10.11.2014 15:47
Güncelleme
: 10.11.2014 15:47
Afyon patlaması, başta şehit aileleri olmak üzere tüm Türkiye’nin yüreğinin derinliklerini dağlarken ve bütün ülke matemdeyken devlet ve hükümet ricalinin patlamayla ilgili art arda gelen saçma sapan, akıl, izan, mantık, aklı selim dışı, absürt tutum, davranış ve konuşmaları ile bir kez daha yıkılmış ve yeise kapılmıştı. Patlamanın olduğu saatlerde Afyon’da tesadüfen bulunan (kendisi öyle diyor) Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu patlamaya ilişkin, “Olay tamamen bir adet el bombasının kaza neticesinde patlamasıyla meydana gelmiştir benzeri patlamaların Pakistan ve Hindistan'da da meydana gelmektedir ne yapalım Takdiri ilahi" diye açıklamada bulunmuştur.
Bakar mısınız değerli okurlar hükümetin bir bakanı üstelik profesör düzeyinde ve Türkiye’nin en değerli üniversitelerinin biri olan “İTÜ” de yıllarca hocalık yapmış birinin akıl, izan dışı, absürt ve basiretsiz açıklamalarına. Bakanın akıldışı açıklamalarını başkaca akıl dışı demeç ve seremoniler izlemiş, Afyon’a, olay yerine gelen Genel Kurmay Başkanına, kentin Valisi, makamında ziyaretinin anısına binaen Afyon mermerinden yapılmış bir satranç takımı, el dokuması Bayat kilimi ve üzerinde Kurtuluş Savaşının simgelerinden olan Utku Anıtı figürünün bulunduğu bir plaket takdim etmiştir.
Basiret, vicdan, akıl, izan sahibi bazı kalemler bu acılı günde böyle bir seremonin yanlışlığını kaleme aldıklarında özrü kabahatinden büyük olan Vali bir tarihsel ve insani körlüğe daha imza atarak, Genel Kurmay Başkanının kentimize gelmesini fırsat bildim ve Afyon’un reklamını yapmak istedim bunun neresi yanlış diyerek kendini savunmuştu. Vali’nin toplumsal, vicdani ve insani körlüğünün ardından daha vahim bir açıklama Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’ten gelmiş, Çelik… ne var yani Sayın Genel Kurmay Başkanı orada halay mı çekmiş ki yanlış olsun, bizde adettir cenazelerde bile taziyeye gelenlere lokum dağıtılır diyerek şehitlerin kemiklerini inim inim inleterek sızlatmış, basiret dolu kalpleri bir kez daha derinden yaralamıştır.
Sonra Sayın Başbakan ''Arap Uyanışı ve Orta Doğu'da Barış: Müslüman ve Hristiyan Perspektifler'' konferansında konuşma yapıyor ve Afyondaki yürek yarası patlamaya rutin bir biçimde ve birkaç cümle ile değindikten sonra ''1332 yıl önce Kerbela'da yaşanan neyse, açık söylüyorum, bugün Suriye'de yaşanan da odur. Mazlum değişik olabilir, zalim değişik olabilir... Ama yaşananlar, yeni birer Kerbela'dır'' diyor. Bizde millet olarak Sayın Başbakanın Suriye hassasiyetinin yarısını Afyon patlamalarında hayatlarını kaybeden kendi öz evlatları için göstermesini bekler ve Afyon Faciasını da “Türkiye’nin Hiroşima ve Nagazaki’si olarak görmesini ve değerlendirmesini isterdik.”
Bu ülkede gencecik bedenler 2000 santigrat dereceye ulaşan ısıda yanıp, kavruluyorlar, buhar olup, uçuyorlar gencecik, taptaze canlar kendi aileleri tarafından bile tanınmayacak bir şekilde yaşamlarını kaybediyorlar. Bu ülke daha 3 aylık asker iken profesyonel katiller ordusu PKK’nın önüne yemlik olarak atılıp şehit edilenlerin, 3 günlük asker iken mühimmat envanteri için mezar cephaneliklere sokulup Hiroşima ve Nagazaki benzeri bir cehennemi yaşayanların, kent merkezinde ailesiyle birlikte alışverişe çıkıp bomba ile parça parça olanların, milletin meclisinde devlete, millete küfreden sivil katillerin (BDP), her yıl 10 bin canın kanları ile (trafik kazaları) ülkenin yollarını sulayanların(!), cadde, sokak ve köşe başlarında kurbanlık koyun gibi delik deşik edilerek boğazlanan kadınların ülkesidir.
Bugün güzel ülkemizin en önemli sorunu “Kaht – ı Rical” noktasındaki büyük devlet ve siyaset adamlarını yetiştirememiş olmasıdır. Bu durum Tanzimat’tan günümüze kadar uzanan süreci ve bugünü de (Atatürk hariç) kapsamaktadır. 30 yıldır bir türlü bırakınız marjinalleştirilmeyi bu gün daha sofistike ve tehlikeli boyutlara ulaşan ayrılıkçı bölücü PKK terörü, Amerikanın paketleyip bize teslim ettiği bölücü başının konumunun tam 13 yıldır en rasyonel bir biçimde Türkiye’nin lehine bir türlü döndürülememesi bu noktada aciz kalınması, yakın yada orta uzaklıktaki bir zaman diliminde güçlü bir şekilde Bir Türk – Kürt ve Alevi – Sünni çatışma riskinin bir türlü ortadan kaldırılamaması bu şekilde ülkemizin devamlı olarak bir ateş çemberi içerisinde dolaşıp durmasının izahı “Kaht – ı Rical” den (yetişmiş büyük devlet ve siyaset adamı) başka da bir şey değildir.
Şunu hiç unutmayalım ki, Cihan Devleti Osmanlı’yı tarih sahnesinden silen en önemli unsur… “Kaht – ı Rical” kaynaklı idi.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: