ÜLKEMİZİN BUGÜNKÜ HALİ “NEDEN DEĞİL SONUÇTUR”
Yayınlanma :
10.11.2014 15:47
Güncelleme
: 10.11.2014 15:47
Afyon’daki elim ve bir o kadar da sis bulutu içerisindeki müphem kafalarda istifam yaratan karanlık vaka bugün Türkiye’de hükümeti deruhte etmekte olan siyasal erk’in, ülkedeki sorunların halline yönelik insan kaynaklarının kullanılması yada atanması noktasındaki liyakat ve ehliyete nasıl baktığının bir resmi bir sonucudur.Siyasal iktidarın, başında bulundukları kurumları, kuruluşları ve hepsinden önemlisi kentleri yönetsinler diye atadıkları, görevlendikleri yöneticiler ki başta il valileri gelmektedir bunlar yönetim ve organizasyon, sevk ve idare, analitik düşünce, problem ve sorunları tespit edip bunlara somut ve pragmatik çözüm getirebilme noktasında yani ehil ve liyakatli olma bağlamında sıfır puanla sınıfta çakmışlardır.
Buna en güncel örnek olarak Afyon Valisinin 25 “MEHMED” in bedenleri 2000 santigrat derecedeki ısıda kavrulurken Genel Kurmay Başkanına sunduğu seremoniyi gösterebiliriz. Bu Vali ne yazık ki, siyasal erk’in Türkiye genelindeki yapmış olduğu atama ve görevlendirmelerin bir tezahürü olup ehil ve layık olmayan insanlar eliyle koca ülkenin nasıl bir acziyet içerisine düşürüldüğünün apaçık bir resmidir. Afyon’da ki Hiroşima ve Nagazaki benzeri cehennem, toplumsal cinnet, şiddet, çözülme ve dağılma, yoğun trafik cinayetleri, Türkiye’nin bölünüp parçalanması ve bir Türk – Kürt iç çatışmasıyla bir Alevi –Sünni mezhep boğazlaşma çılgınlığının yarınlarda yaşanabileceği hissinin oluşturduğu derin kaygı, dış politikada milli menfaatlerin yerini ABD ve Küresel Emperyalizmin menfaatlerine bırakması ve daha fazlası bir “Neden Değil Sonuçtur”.
Bu sonuca ulaşılan nedenler sürecinde… ayrılıkçı, bölücü terörün ateşi bir türlü söndürülerek bölücü örgüt pasifize edilerek marjinalleştirilememiş, bir Oslo faciasıyla birlikte Habur resitali, İmralı görüşmeleri, Siyaseten müzakere akıl dışılığı ve tabi ki Kürt Sorunu tanımlaması gerçekliği bulunmaktadır. Ülkemizdeki siyasal otorite ayrılıkçı terörün, onu var eden, yaşatan ve bir canavara dönüştüren neden ve niçinlerinin analizi yapamamış, yada yapmamış, tanımlayamamış yada tanımlamamış ve ülkemizin ilelebet payidar olma konumunun şartlarını da millilikten çıkartıp ABD, Küresel Emperyalizm ve peşmerge reisi Barzani’nin inisiyatifine bırakmıştır.
Şemdinli'de yaşanan çatışmalar, Foça'daki pusu, Tunceli'de kaçırılan Milletvekili, sivil PKK (BDP) ile PKK unsurlarının düz ovadaki vuslatı en son Gaziantep'teki bombalamanın ardından, Hakkari'de yapılan mayınlı saldırılar ve daha fazlası bir “Neden Değil Sonuçtur”. Yukarıda yazdıklarımızın dışında bir de ülkemizin liyakatsiz ehliyetsiz insanların elleriyle oluşturdukları nedenler neticesinde ulaşılan yaşamsal önem arz eden sonuçlar vardır. Bunlar toplumsal cinnet, şiddet, çözülme ve dağılma, barış ve kardeşlik hukukun derin yara alması, insanların birbirlerini inanç, etnik köken ve mezhep aidiyetleri dolayısıyla sorgulamaya başlaması, yoğun trafik cinayetleri, Türkiye’nin bölünüp parçalanması ve bir Türk – Kürt iç çatışmasıyla bir Alevi –Sünni mezhep boğazlaşma çılgınlığının yarınlarda yaşanabileceği hissinin oluşturduğu derin kaygıdır.
Sayın Başbakan, içerisinde bu satırların yazarının da bulunduğu gerçekleri sadece Türkiye gerçeklerini ortaya koyan ve vicdani bir farkındalık oluşturmaya çalışan aklı selim sahibi, basiret dolu, eşyanın hakikatlerine vukuf olabilmiş gazetecilere durmadan küfretmekte ve bizleri vatan haini olarak tanımlamaktadır. Buradan Sayın Başbakan’a bir Kur’an ayeti ile cevap vereceğiz…
“Siz insanların iyiliği, faydalanması için ortaya çıkarılmış, seçilmiş en hayırlı milletsiniz, en hayırlı kadrolarsınız, hayır toplumusunuz. İslâmî kurallarla örtüşen örfü, ilmî verileri, insanların tasvip ettiği, icrasında hayır gördüğü planları, programları, adâleti uygulayarak, kamu düzenini sağlar, iyiliği emreder, mevlanızın suç saydığı ve haram kıldığı, kamu vicdanının tasvip etmediği, mü’minlerin icrasında hayır görmediği şeyleri bunların savunuculuğunu, sözcülüğünü yasaklayarak, önleyici tedbirler alıp kamu güvenliğini temin edersiniz.” (Al – i İmran Suresi Ayet 110)
Evet, Sayın Başbakan ayet böyle diyor… “Siz insanların iyiliği, faydalanması için ortaya çıkarılmış, seçilmiş en hayırlı milletsiniz, en hayırlı kadrolarsınız, hayır toplumusunuz.” Bizim de yaptığımız, bundan başka bir şey değildir.
Not : Değerli okurlara: Yazılarımı devamlı okuyan kardeşlerim bilir, yazılarımın ana temasını ülkemizdeki kaybettiğimiz değerlerin yeniden ikame edilebilmesi, sevgi, barış ve kardeşlik hukukunun toplumun bütün unsurlarının yeniden ve yürekten sahiplenmesi, paylaşmacı, diğerkam ve erdemli olmak ve tabi ki insan hak ve özgürlükleriyle yüksek demokrasi standartlarının Türkiye’mizin her tarafına eşit bir şekilde uygulanmasını içeren konular oluşturmaktadır. Günlük yazdığım yazıların ortalama okuyucusu 350 – 400 arasıdır. Ne var ki 350 – 400 okuyucunun hiç birinden yazılara olumlu ya da olumsuz bir “YORUM” gelmemektedir. Değerli okuyucu kardeşlerimden yazılara “YORUM” yaparak ülkemizin daha güzel bir ülke olması noktasındaki demokratik katılımlarını bekliyoruz.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: