Ben 20 yaşında üniversite öğrencisi, gelecek hayalleri olan ve geleceğim için umut edip, çabalayan bir gençtim.
Ta ki, hepimizin de tanık olduğu ve ülkemizin çaresiz kaldığı 6 Şubat'ki depreme kadar.
***
Tam 11 şehirde, insanlar derin uykudayken büyük bir sarsıntı meydana geldi.
Bu öyle bir sarsıntıydı ki, yeryüzü yerinden oynadı.
Bu öyle bir sarsıntıydı ki, bizi en zayıf anımızda yakaladı.
Bu öyle bir sarsıntıydı ki, kaçmak için bile zamanımız olmadı.
Bu öyle bir sarsıntıydı ki, korkuyu iliklerimize kadar hissettirdi.
***
Evet o deprem mağdurlarından biri de bendim.
Üniversite okumak için gittiğim şehirde, ailemden uzakken büyük bir felakate şahit olanlardan biriydim ben.
Akşam arkadaşlarımızla birlikte güzel vakit geçirip, başımıza geleceklerden habersiz bir şekilde girdiğimiz yatağımızdan büyük bir sarsıntıyla uyandık.
Uykunun en tatlı anında bizi uyandıran bu sarsıntı bulunduğumuz şehri alt üst etti.
Görünürde dev gibi ve yıkılmaz olan binalar resmen tuzla buz oldu.
Artık şehrin her yeri enkazlarla doluydu.
Şanslı olanlar kendisini dışarı atarken, kaçmaya bile zaman bulamayan niceleri enkazların altında kaldı.
Kimileri de günlerce enkaz yığınları altında kurtarılmayı bekledi.
***
Tüm ülkde günlerce bu felaketle çalkalandı.
Deprem bölgelerinde büyük bir seferberlik başlatıldı.
Yurt içi ve yurt dışından yardımlar akın akın geldi.
İnsanların yaralarını sarmak için ele ele verildi.
O günler şimdi geride kaldı.
Ancak benim o gece yaşadığım korku günlerce hatta haftalarca aklımdan çıkmadı.
Hala da çıkmıyor..
Sahi bir insan acının en saf halini yaşayıp, o korkuyu iliklerine kadar yaşamışken nasıl unutur ki..
Üstünden ne kadar zaman geçerse geçsin o acının izi hep yüreğimde kalacak...
Yorumlar
Kalan Karakter: