19 Nisan Cumartesi günü Adana Merkez Parkta 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı öncesinde, Ak Parti Genel Merkez Disiplin Kurulu Üyesi Melek Çiçek hanımın öncülüğünde Filistinli çocuklara Filistin bayrağı renklerini taşıyan uçurtmalar ve dilek balonları ile kardeşlik mesajı gönderilen bir etkinlik gerçekleştirildi.
Bizzat katılım sağladığım etkinlik, barışın ve kardeşliğin temsili olan bizleri duygulandıran anlamlı bir etkinlikti.
Çocuklar, gökyüzüne yalnızca birer renk bırakmadılar, gönüllerinin derinliklerinden kopup gelen duaları da saldılar semâya. Her bir uçurtma, mazlum Filistinli kardeşlerine gönderilmiş bir selâm gibiydi… Yürekten kopup gelen bir “unutmadık” “unutmayacağız” fısıltısıydı belki de…
Etkinlikte çocukların yüzünde öyle bir tebessüm vardı ki, bir an gökyüzüyle yeryüzü arasında kalıverdim. Onların masumiyetinde bir merhamet, bir hatıra saklıydı sanki. Her gülüşleriyle adeta “dünya hâlâ güzel bir yer” dedirttiler bana. O an anladım: Biz uçurtma uçurmadık, biz dua ettik. Ve etkinliğe ev sahipliği yapan Ak Parti Genel Merkez Disiplin Kurulu Üyesi Melek Çiçek hanımın konuşmasında ifade ettiği gibi biz bir duâ ektik. Bir hayal kurduk. Ve Allah’a teslim ettik.
Sayın Melek Çiçek’in konuşmasında belirttiği ayrı bir ifade de kalbimi uyandırdı. “Adana’nın sıcağında Rüzgar bize dost oldu” şeklinde bir cümle kurdu. Anlamı ne derin. Belki de gökyüzüne gönderilen duâ, arşı alaya ulaşıp cevaplanmıştı bile.. Belki Yüce Allah’ın da bize bir mesajı vardı.. Rüzgarın da Rabbi benim.. Gazze’nin de.. müsterih olun dedi belki…
Bu anlamlı etkinlik için, Melek Çiçek hanımefendiye teşekkür etmeyi borç biliyorum. Kendisi bizlere Filistinli kardeşlerimizin sesi olmak için hem cesaret verdi, hem de bir zarâfetle göğsümüzü kabarttı.
O gün orada olan çocuklar ve anneleri sadece bir araya gelmemiş; kalplerini de birleştirmişlerdi.
Ben de onların kalplerine eşlik edip, bir uçurtma yükselttim göğe..
Filistin… Adını andıkça bile boğazım düğümleniyordu.
Zihnimde Filistinli çocukların gözyaşları, yanı başımda bizim çocuklarımızın neşesi… Ve biz, bu iki ayrı dünyanın kesiştiği yerde, ellerimizle bir uçurtmanın ipini tutuyoruz. Belki o ip, görünmez bir kardeşliğin bağıdır. Belki de gökyüzüne saldığımız o uçurtmalar, yüreğimizden kopan bir ah ile yol alır Gazze semâlarına…
Her şey geçer. Zaman da acılar da… Lâkin bir çocuğun gözyaşı kalır insanın yüreğinde. Ve ben, o gün orada çocukların kahkahasına karışan bu kederi, bir dua gibi gönderdim göğe. Allah şâhittir, biz unutmadık. Biz hep hatırda tutarız mazlumun sesini.
Ve bir gün, bir uçurtma gibi hafifler yeryüzü… Yeter ki gökyüzüne bakmaya devam edelim, göklerden gelecek o kararı bekleyelim, Allah’tan ümidi kesmeyelim…
Bâki selam ve duâ ile..