AKP 23 yıllık iktidarında 8. olağan kongresini büyük bir kalabalık ve coşkuyla gerçekleştirdi.
Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) üyeleri tek seçici karar merci ve partinin sahibi olan Recep Tayip Erdoğan tarafından belirlendi.
Bu kongre sözün de kararın da Erdoğan’a ait olduğunu birkez daha gösterdi.
Buraya kadar herşey normal..
Anormal olan tarafı ise Türk siyasetinin birtürlü vazgeçemediği milletvekili transferleri….
İktidar karşıtı söylemlerle seçilen, muhalifken ağzına geleni söyleyen eleştiren Erdoğan’ı diktatörlükle, adaletten yoksun hak hukuk gözetmeyen keyfiyetçi yönetim anlayışıyla yerden yere vuran saatlerce konuşup onlarca makale yazan sonra da ERDOĞAN’a itaat edenler kervanına katılan ilkesizlerden söz etmek gerek.
Bu ilkesizliğin, bu utancın en son örneğini Anayasa hukuku profesörü Serap Yazıcı’nın AKP’ye geçişinde ve (MKYK) da yer almasında gördük.
Bütün bir yaşamı “hukukun üstünlüğü” ilkesiyle geçmiş, yüzlerce makale yazmış, söyleşiler düzenlemiş bir hukuk insanının “üstünlerin hukuku” ilkesine inanmışlarla bir arada aynı sıralarda yer alması Türk siyaseti adına utanç verici.
Prof. Dr. Serap Yazıcı adına ise bir utanç madalyası olarak siyaset sahnesinde unutulmayacaklar listesinde yerini alacak.
Prof. Dr. Serap Yazıcı için bir başka utanç madalyası ise CHP listesinden seçilip AKP’ye geçmiş olması...
Tabi siyasette utanma duygusu mazbata alana kadar olunca sonrası için herşey mübah.
Çünkü saf değişince makam sahibi olmak daha çabuk kolaylaşıyor “profesörüm”.
AKP’den ayrılıp parti kuran Ahmet Davutoğlu’nun partiyi kapatıp üniversiteye dönmesi,
Ali Babacan’ın da itaat edenler kervanına katılıp AKP’nin ekonomi yönetiminde yer alması çok uzak ihtimal değil çünkü seçimlere kadar milletvekilerinin tamamı makam vadiyle AKP ‘ye geçmiş olacak!
Saf değiştiren, mevki makam bekleyen İYİ PARTİ’li beş milletvekili için birşeyler söylemeye gerek duymuyorum .
Çünkü onlar Altılı masa ve İhanet senaryosunun birer parçası olduklarını her geçen gün daha net ortaya koyuyorlar.
İyi partinin varlığı, Meral Akşener’in masaya oturması- kalkması, yeniden masaya geri dönmesi, seçmenlerin masaya olan güvenin sarsılması ve seçimlerin kaybedilmesi bir ihanet senaryosuydu.
Genel başkanlığı bırakması, partinin küçülmesi hatta bölünmesi ve sonrasında vekillerin birer ikişer AKP’ye katılması büyük oyunun birer parçasıydı.
Partinin ağır toplarından parti sözcüsü Kürşat Zorlu’un geçişi ve (MKYK) yer alması, Türk Devletleri ile İlişkiler Komisyon Başkanı olarak görev alması önceden belirlenmiş bir planın parçasıydı.
Sırada partinin kapatılması ve “Meral Akşener”in Cumhur İttifakı’na katılması gönül huzuru içinde yeni patronlarına hizmet etmesi var!!!
Bu da önümüzdeki seçimler arefesinde büyük ölçüde sonlanacak ve Milliyetçi - Muhafazakar sistem tamamlanmış olacak!!!
Çünkü "Ülkenin Beka sorunu var!" diye Milliyetçi Muhafazakar ve ülkücü camianın sihirli bir aklanma cümlesi var.
BUNLARIN ÇOĞUNUNDA DAVA BİLİNCİ YOK.BUNLARIN TÜMÜ DÜNYAYA DUYGUSAL BAKIYORLAR.. DOLAR EURO GÖZÜ İLE BAKIYOR