"Bizleri bu perişanlığa sürükleyenler ÇOLUK ÇOCUĞUNUN CİĞERİNDEN ET YİYEREK iyileşmeye uğraşsın ve iyileşemesin!" aman Allahım… Hemde bu sözleri bir Bayram sabahında barışın,kucaklaşmanın anlam ifade ettiği vakitte söylüyor.
Hangi haklı sebebten olursa olsun ahlâkın dibe vuruşu halinde ancak sarfedilecek sözler.
Bizim çocuklarımız sokakta,eylemde hak, hukuk,adalet derken karşı mahallenin çocukları,ciğerlerinden et parçası düşsün öyle mi ? Bu hak mı? hukuk mu ? adalet mi ?
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun babası Hasan İmamoğlu'nun bedduasına inanamadım, şaşırdım, anlamaya çalıştım.
Anlamsız olduğunu anlayınca da acizlikten, zihnindeki nefretten, içinde biriktirdiği kinden, vicdan ve merhamet duygusundan yoksun sözler olduğunu düşünerek insanlığın geldiği noktaya bakıp UTANDIM!
Türkiye’de toplumun bu denli kutuplaşmasına ŞAŞIRDIM.
Bir babanın haklı bile olsa bu denli vicdansızca canileşmesine, çocukların ciğerine söz söylemesine ANLAM veremedim.
İnsanların çoluk çocuğunun ciğerine kinle nefret duygularıyla sözler sarfedecek kadar ne oldu?!
Bu nasıl bir ruh halidir?
En zor zamanda sergilenmesi gereken VAKARLI duruştan bu denli uzak, nefret duygularıyla dolu hatta cinnet kokan bu sözler hangi inanç ideoloji ya da ruh haliyle söylenir?
Çocukları, çocukların ciğerini ortaya atacak kadar ciğerden sarfettiğiniz sözler sizi mutlu etti mi, bilmiyorum.
Ama ülkeyi yönetmeye talip bir evladın babasının ağzından çıkan bu sözler utanç verici...
EKREM İMAMOĞLU'nun ağzı, söylemi, tavrı, kapsayıcı hali davranışı şekli bu değil.
Eminim oda sizi ayıplamıştır.
FETÖ Elebaşı Fetullah Gülen’in “HDP”liler için “Evlerine ateşler düşsün!” şeklinde ettiği beddualara benzer sözler sonucunda kendi evine ateş düştüğünü unutmamak, dikkat etmekte gerekir.
İnsan aceleciliği, cahilliği ve hırsından dolayı içinde biriktirdiği nefret duygusunu, intikam isteğini bazen beddua ederek gidermeye çalıştıkça vicdansızlaşır, insanlıktan uzaklaşır, bunu unutmamak gerek Hasan İmamoğlu!!!
Allah’ın adaletine, cezasına, celâline, kahrına ve kibriyasına bir baba olarak haksızlıkları havale etmeniz daha değerli olurdu.
“Korku duvarını” aşmış gençlerin safında alanlarda direnmeniz daha bir cesaretlendirici davranış şekli.
Erkekli- kadınlı gencecik çocukların “Z kuşağı”nın, bilinçli, hırslı, öfkeli ne istediğini bilen “BİAT” etmeyen hesap soran binlerin yanında hak arayan olsaydınız...
Hem siyaset sahnesinde hem de bir sel gibi sokaklarda hak hukuk adalet diye haykıran o gençlerle bağırmanız haklılığınızın kanıtı olmaz mıydı?
Savaş hukukunu bile unutan, ''Çocuklara, kadınlara dokunulmaz'' ilkesini yok sayan ilkesizlere karşı alanlarda ilkeli duruşunuz “BEDDUA” seanslarınızdan daha çok alkış ve taktir alırdı.
Yorumlar
Kalan Karakter: