60 belki de 70'indeydi.
Yaşlıydı.
Garip ve
Kimsesizdi.
Belki de kimliksizdi.
Açtı, sefaletin ta kendisiydi.
Duyanı, göreni sahipleneni olmadı.
Devlet, baba değildi.
Devlet, ana değildi.
Şefkatsizdi
Gezindi durdu
'Ana' dolu'yu.
Ankara, Denizli, İzmir, Gaziantep, Mersin, Adana.
Son çare taşı toprağı altın İstanbul oldu.
Ama kalacak yeri yoktu.
Hava da zemheri soğuktu.
Üşüdü, duyanı olmadı.
Devlet büyüktü,
belediye sosyalisti.
Ama
Sami BABACAN(dı )
Ve öldü.
Peki ya sokak hayvanları için çırpınıyor görünen şovmenlere
ne demeli?
Önce insan olun, demeli!
Sonra evlerinizde, işlerinizde, sofralarınızda ve vicdanlarınızda yer verin, demeli!
Bir ALİ Babacan vardı, demeli.
Bir de SAMİ Babacan.
İkisi de aynı geminin yolcuları, demeli.
İkisinin de kaderine bakılmalı.
Biri devleti yiyip bıraktı.
Diğeri sefaleti bırakıp huzura erdi.
Bir garip adamdı.
Kirli ve karmaşık sakalı,
yamalı, yırtık paltosu,
sakladığı dünyasıyla,
bir fakir adamdı.
Vatan(daş) onu bulduğunda ölüydü
Sesiz ve donuktu.
Babacandı.
Ve
Öldü
Bir daha yoktu.
SORUYORUM ŞİMDİ : SAMİ BABACAN BİZİMLE AYNI GEMİDE MİYDİ ?

Yorumlar
Kalan Karakter: