Devlet vatandaş ilişkisi
Yayınlanma :
16.02.2019 10:20
Güncelleme
: 16.02.2019 10:20
Devlet makamı vatandaşı tehdit etme ve yargıdan bağımsız keyfilik gösterip suçlu ilan etme, ayrıştırma, düşman ya da hain ilan etme yeri değildir. Bu ‘keyfiyet’ karşısında yazılı-görsel medya ve de sosyal medya üzerinden resmi makamlarca doğrudan hedef gösterilen bir pozisyonda olmanın elbette ürkütücü, endişe verici yanları var. Bireysel hırslar kaygılar fikri ve zikri ayrılıklar politik ve siyasi farklılıklar makam mevki hırsı içinde yüksek egoyla üstenci bakışlar farklılıkları zenginlik değil, zillet sayanlar birleştirici barışçı ve toplumsal bir mutabakat içinde olması mümkün mü?
*****
Her muhalif ve karşı duruş sergileyenleri fikri bir karşı duruş olarak görmeyip devleti temsil edenlerin bu kadar “kişiselleştirici” bir tepkisellik içinde olması, makam ve mevkiinin verdiği güçle tehditkâr bir dil kullanması siyasi iradenin kendine güven ve inancı açısından da insanı kaygıyla düşünmeye sevk etmekte.
Bir takım makamlarda bulunan kişiler kendi anlayışlarına göre bir takım suçlar icat ederek toplumun bir kesimini suçlu ilan etmeye başlarlarsa, o toplumda huzurdan birlikten en önemlisi adaletten söz etmesi mümkün mü? Bu tarz davranışlar sonucunda ortaya keyfilik çıkar ve insanlar kendileri gibi düşünmeyenleri kendilerine göre suçlu ya da hain ilan edebilirler.
*****
Ülkenin yarısını zillet ve illet diye şer ittifakı diye nitelendirmenin sonucunda herkesin başkanı olma anlayışından söz etmek mümkün mü? Bu sözlerden güç alanların hiyerarşi içinde yandaşlar yalakalar yaranmışlık yapanların ne yapabileceğini tahmin etmek zor olmasa gerek.
Ülkede 6 milyon üzeri oy almış bir siyasi partinin vekillerinin toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını kanunlar çerçevesinde yerine getirmeye çalışmalarını huzur ve güveni sağlamakla yükümlü olanların tehditkâr söylemleri ayrıştırmayı ve makamlara olan güveni sarsmaz mı?
*****
Devletin gücünü kudretini yapabileceklerini keskin bir dille kendi vatandaşına kullanması demokratik modern bir anlayış içinde hukukun üstünlüğü kavramıyla adalet ve insanca yaşamla bağdaşır bir tavır mı?
Bütün bu olup bitenlere ek olarak aklıma yerel seçimler öncesi koskoca Adaleti dağıtmakta yükümlü Adaletsiz bakanın şu tehditkâr sözü geldi “Mehmet Ali Şahin’in ‘şantaj ve tehdit’ olarak nitelenen ‘Hükümetimizle kavga eden, zıtlaşan yerel yönetimler projelerini Ankara’dan geçiremez’ sözü her şeyi açıklar mahiyette.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: