CHP il yönetiminin organize ettiği Her Şey Çok Güzel olacak sloganların atıldığı başkanların vekillerin önemle protokolde yer aldığı tıkabasa dolu bir salonun varlığından bir hayli mutlu Levent Gültekin, Şirin Payzın ve Deniz Zeyrek’ten inciler.
Bir alkış tufanıyla söze ilk başlayan demokrasiden özgürlüklerden adaletten haktan hukuktan dem vuran ısrarla Her Şey Çok Güzel Olacak diye uzun uzadıya konuşan Şirin Payzın’ın insanların gözlerine bakarak Ramazan ayında suyu yudumlaması vaat etikleri her şeyin nasıl güzel olacağının kanıtı gibiydi.
*****
Che Guevara’dan Lenin’den söze başlayarak Atatürk ve Deniz Gezmiş’e evrilen hayranlığını tane tane anlatan Deniz Zeyrek’in işsizlik ve iktidara giden yolun belediyecilikten başladığını anlatırken, Kemal Kılıçdaroğlu’nun yönetemediğini söylemesi bir alkış tufanıyla ödüllendirilmesine ve akabinde Ekrem İmamoğlu’nun hazır kıta beklediğini ima etmesi ikinci alkışı almasına yol açtı.
CHP’nin umutla beklediği bir liderin eksikliği iktidara götürecek liderin yokluğundan söz ederken AKP’nin Tayip Erdoğan’ın alternatifsizliğinden üstü kapalı da olsa ima etmesini hayretler içinde izledim
Anlaşılan şu ki yeni nesil yazarlar Ekrem İmamoğlu’nu genel başkanlığa götürecek sözler cümleler kurmaya başladılar.
*****
Son olarak assolistimiz konuşmacı Levent Gültekin, mikrofonu alarak oturarak konuşan arkadaşlarına inat ayakta ve sahneyi gezerek başladığı konuşmasında kendine has boynu sağa eğik ve izleyenlere ritim vermesini bilen bir yöntemle kendine has söylem ve üslubuyla bir hayli alkış alarak farkını ortaya koydu.
Her zaman olduğu gibi muhafazakâr camiadan kendince tanımladığı modern çağdaş demokratik yapıya dönüşen hayat hikâyesini anlatarak başladığı konuşmasını dinsel ve mezhepsel anlayışların milliyetçi çizginin çöküşüydü 31 Mart seçimleri tanımlaması Zeydan Karalar’a özel cümleler kurması Kürtlere Alevilere gülücükler atması yeni bir biz oluşturma çabası bir hayli alkış almasına sebep oldu.
*****
Şimdi Her şey Çok Güzel olacak mı ona kısaca değinelim Tarihsel yapımız, coğrafyadaki kaderimiz, iç işleyişimizdeki fanatikliğimiz, bilimsel olmayan teorilerimiz, kinimiz, hasetliğimiz, Müslüman Kemalist çatışmamız, Kürt Türk kavgamız, Alevi Sünni diye ayrışmalarımız, kadına yönelik tavrımız, ekolojiye bakış acımız, gençlere vaat edemediğimiz eğitim sistemimiz, işsizliğimiz ve en önemlisi ekonomik krizimiz bize şunu gösteriyor ki; bir İstanbul seçimiyle hiçbir şey güzel olmayacak.
Kaleminize kuvvet eleştiri ve yorumlarınız çok güzel.
KALEMİNE YÜREĞİNE SAĞLIK İBRAHİM HOCAM