Bir gün yaralı bir kuş Hz. Süleyman'a gelerek kanadının bir sakalı,cübbeli, gümüş yüzüklü, badem bıyıklı biri tarafından kırıldığını söyler.
Hz. Süleyman müslüman görünümlü bu şahsı hemen yanına çağırtır ve ona sorar:
“Bu kuş senden şikâyetçi, neden kanadını kırdın?”
Görüntüsü müslüman yüreği zalim şahıs kendini şöyle savunur:
"Sultanım, kuşu avlamak istedim kaçmadı.
Üzerine atladım “kanadı kırıldı"
Hz. Süleyman kuşa dönüp sorar neden kaçmadın....
Kuş, Hz. Süleyman’a şöyle cevap verir:
- Efendim, ben onun
“Badem bıyıklarına”
“gümüş yüzüklü parmaklarına”
“kafasındaki takkesine”
“üzerindeki cübbesine kandım kaçmadım.
Avcı olsaydı kaçardım. Fakat görüntüsüne kandım zarar gelmez diye kaçmadım....
Hz. Süleyman kuşu haklı bulmuş. Kısasın yerine gelmesi için:
- Kuş haklı. Hemen bu görüntüsü düzgün kalbi zalim şahsın kolunu kırın, diye emretmiş.
Kuş o anda:
- Efendim, böyle yapmayın! diye feryat etmeye başlamış.
- Ne yapayım? diye sormuş Hz. Süleyman.
- Efendim, bunun kolunu kırarsanız, kolu iyileşince yine aynı şeyi yapmaya kalkar.
Bu söz üzerine Hz. Süleyman:
- Peki, ne yapalım? Kuş şöyle cevap vermiş:
- Siz bunun
“Badem bıyıklarını”
“gümüş yüzüklü parmaklarını”
“kafasındaki takkesini”
“üzerindeki cübbesini",çıkarın ki benim gibi kuşlar da samimi müslümanlarda görüntüye bakıp kanmasın aldanmasın!..
Seyda, molla, gavs,pir,dede unvanlı sakalıların “adaletsiz” “haksız” “mesnetsiz sözleri” ve davranışları sayesinde insanların,hayvanların ve doğanın güveni itimatı ve inancı zayıflamış hatta kalmamıştır.
Dönemin müslüman iktidarlarına duyurulur ...görüntünüze bakıp size güvenen inanan insanların kanadını kırmayın İslama zarar vermeyin vebali ağır cezası her iki dünyada çetin olur
Nasıl yaşarsanız öyle idare olunursunuz…