Otoriter liderlik; sorgusuz sualsiz itaati talep eden bir liderlik tarzıdır.
Otokrasi; bir devlet üzerinde mutlak gücün bir kişinin ellerinde yoğunlaştığı bir yönetim sistemidir.
Bu sistem size tanıdık geliyor mu ?
Ya da “Ferman padişahın...” dersek akılınıza ne gelir ?
Bütün olup bitenlerden ve olacaklardan bağımsız bir hatırlatma değil yapmak istediğim.
Çünkü uzun süredir beklenen operasyon, verilen emirle nihayet yerine getirildi ve Ekrem İmamoğlu planlandığı gibi evi adeta kolluk kuvvetlerince kuşatılarak gözaltına alındı.
Hem yolsuzluk soruşturması, hem de terör örgütü bağlantısı iddiasıyla…
Demokratikleşmenin önündeki en büyük engel(!) böylelikle ortadan kalkmış oldu hem de büyük bir itibarsızlaştırma operasyonuyla.
Ülkede demokrasi adına kalan belki de son kırıntı, bir şafak operasyonuyla yüzlerce polisin kuşatmasıyla gözaltına alınmış oldu. Bir “DEMOKRASİ”yi Metris'in soğuk duvarlarına hapsetmek kaldı.
DEM belediyelerine kayyum atanarak halkın iradesine el konulduğunda bu işin ucu İstanbul’a dayanacak denildiğinde CHP kurmayları: "Bu mümkün değil! ” diyordu.
Yanıldınız çünkü iktidarı hafife aldınız. ATATÜRK’ün partisiyiz diyerek dokunulmaz olduğunuzu sandınız.
“Otokrasi” anlayışını unuttunuz. Şimdi mümkün olduğunu da gördünüz. İstanbul belediyesine ”KAYYUM” için hazırlıkların tamamlandığı Vali Davut Gül’e görev yetki belgesinin yolda olduğu bile biliniyor.
Bir tarafta “Öcalan açılımı” ile İmralı sürecini başlatıp barış havarisi kesilip ardından kent uzlaşısıyla yapılan seçim ittifakını terörize ederek belediye başkanlarını, meclis üyelerini, belediye çalışanlarını gözaltına almak en hafif tabirle tutarsızlık hilekarlık güvensizlik ve despotluktur. Nokta!!!
19 Mart’ta meclisi yöneten İmralı barış gurubu sözcüsü DEM’li Sırrı Süreyya Önder 'in açılışta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla ilgili sözleri manidar:
“Demokratik siyaset alanına yapılan hiçbir müdahale ne bunu yapana ne teşvik edene siyasi tarihimizde hiçbir fayda getirmemiştir. Bu tür müdahaleler kâğıt üzerinde rasyonel gözükür ama halkla karşı karşıya geldiğinde, sonuçları bunu murat edenler açısından irrasyonel olur. Bu müdahaleye sessiz kalmam mümkün değildir. İktidarı bu müdahaleleri engellemeye davet ediyorum.”
Umarım çözüm sürecine dönük DEM ile AKP/MHP arasında aylardır yapılan müzakereler, görüşmeler ,umutlar, beklentiler ,bahar havasında geçen diyaloglar bu uygulamalar sonucunda yerini çatışmaların ,ölümlerin yaşanacağı sürece bırakmaz.