Düşünürken yazarken yani bir fikir hamallığı yapmaya ve kendi dünyamda topluma bir şeyler aktarmaya çalışırken; bir posta dağıtıcısının getirdiği mektupla duyduğum mutluluğu bugün sizlerle paylaşmak istedim.
Kürkçüler Cezaevi’nde kaderine mahkûm bırakılmış, dört duvarı bir Yusufiye medresesi görecek kadar olgunlaşan, hayatı bir o kadar pozitif ve olgunlukta karşılayan, benim yazılarımı arkadaşlarıyla takip edip mutluluğunu dile getiren, pişman ve bir o kadar yaşama sevdalı bir kardeşimden bahsetmek istedim.
*****
Empati kurarak okuduğum 5 sayfalık mektubunda tam da dile getirmeye çalıştığım sistemin ürettiği suça itilmeye göz yumduğu özendirilmeye mahkûm gencecik zihinlerin, kalem yerine silahların baskın olduğu sokaklardan, dört duvara itilmiş bir devlet mahkûmu, bir sistem mahkûmunu, bir cüzdanla vicdanı arasında görmezlikten gelinerek kolay olanı yani hapsetmeyi tercih edenlerin mahkûmu.
Bütün bu kardeşlerimizi suça teşvik eden sistemin asıl mahkûm edilmesi gerekmez mi? Düşünebilen eşrefi mahlûk bu varlıklarda canlı ve insan!
*****
Suç tezgâhını açan düzenin sistemlerin girdabında kaderin mahkûm ettiği toplumların ürkek bir bakışla baktığı sosyal yaşamın güzelliklerinden mahrum bırakılmış dört duvar canlıları insan kader mahkûmları.
Sokaklarda adaleti güveni ve asayişi sağlamaktan aciz sistemin ürettiği ekonomik darboğazın pençesinde çırpınan çocukların suçla zorla buluşturma sahnesi değil mi? Devletin en kolay olanı beton bloklara tıka basa doldurduğu canlılar yani insan değil mi onlar?
Devletin milyon dolarlık mafya dizileriyle genç toplumu on yılarca ölüme öldürmeye kolay para kazandırmaya elinde, belinde silahla öfke kusan genç nesilleri oluşturmaya çalışanların resmi değil mi kaderlerine mahkûm bu canlılar, insanlar!
*****
Devlete karşı işlenmiş suçluları ödüllendirenlerin yani zimmet, rüşvet, görevi kötüye kullanma, ihaleye fesat karıştırma, vergi kaçakçılarına, uyuşturucu ticaretine, kayıt dışı ekonomiye; daha ağır ve de kapsamlı cezalar verilmesi gerekirken yoksul kenar mahalle çocuklarını zindanlarda çürütenler yani sistemin mahkûmları.
Suç ve ceza arasındaki ilişkiyi sosyolojik yapıyla birlikte düşünmeyenlerin insafına mahkûm edilen bu kader mahkûmlarına yepyeni bir yaşamın farziyetiyle başta Mehmet Kozan kardeşim olmak üzere tüm kader mahkûmlarına selam saygı ve iyi dileklerimle…
Söylenecek en güzel sözleri yazmışsınız bir gazetecininde en büyük mutluluğu okurları tarafından takdir edilmesidir teşekürler