Bir duamız bir de duyanımız gerisi ise imanlı ve inanmış bir ebediyetimiz var…diye inanan.
Arz’da ve Arşta konuşulan kadın Mâşita...
Firavun’un sarayında kızının kuaförü.
Bir gün Firavun’un kızının saçını tararken, tarak elinden düştü.
Onu yerden alırken, “Bismillah” dedi.
Firavun’un kızı “Babam mı? (onu mu kastediyorsun?)” diye sorunca,
Mâşita annemiz:
“Hayır! Benim kastettiğim senin,benim babanın(Firavun’un) ve Alemlerin Rabbı olan “Allah’ın” adıyla diye cevap verdi.
Firavun’un kızı:
“Bunun babama söylerim.” dedi. Kadın da “Evet, söyleyebilirsin.”
Çünkü; imanı korkularını yenmiş Firavun’un zalimliğine karşı Allah’ın büyüklüğünü ikrar etmenin vaktinin geldiğine inanmış bir “iman” abidesi Mâşita…
Kızı Babasına haber verince;
Firavun Mâşita annemizi çağırdı : “Kadın! Benden başka senin bir rabbin mi var?” diye sorunca,
Mâşita annemiz;
Evet, benim de,senin de Allemlerinde Rabbi olan “Allah’tır.” diye cevap verdi.
Firavun buna çok öfkelenir;
Kendisini Allah olarak kabul edinceye kadar işkence yapılmasını emretti. Saçından tavana astırdı, çıplak vücudunu kamçılarla kırbaçlattı;O ise, en ufak bir taviz vermeden, îmanında ısrar etti.
Mâşita'nın çocuklarıyla imtihana sıra geldi.
Evvelâ beş yaşında olan kızını getirip gözlerinin önünde boğazını keserek kanını yüzüne ağzına akıtmaya çalıştılar. Fakat en küçük bir pişmanlık bile duymayan Mâşita annemizin bu duruşu daha çok öfkelendirdi “Firavun ve avenelerini”
Ardından günlerdir aç susuz kalmış üç aylık küçük çocuğunu getirdiler…
İşte dediler:
Sen Firavun'un ilâhlığını kabul etmeyecek olursan, bu çocuğunu da gözünün önünde keseceğiz.
O anda annelik şefkati ile “Mâşita annemiz nerede ise Firavun'a: «Benim Allah'ım sensin» diyecekti ki;
Tam bu esnada Cenab-ı Allah, daha kundakdaki çocuğu konuşturmaya başladı.
“Bebek”
Anneciğim sakın îmanından dönme!
Bak işte karşında Cennet bahçeleri ve Cemal-i ilâhî seni bekliyor.
Bu vaziyet karşısında “Firavun” şaşkına döner
Sakın bu durumu kimse duymasın aksi halde halk,benim İlahlığımdan şüpheye düşer.
Dedikten sonra
Mâşita ve yavrusunuda kaynayan kazana atar.
Hz. Peygamber şunları söyledi: “Miraca çıktığım gece, bir yerde çok güzel bir koku aldım. Bu kokunun ne olduğunu Cebrail’e sordum.
Dedi ki: “Bu koku Firavun’un kızının tarakçısı olan Mâşita ve çocuklarının kokusudur.”
Bir annenin en büyük imtihanı evlatlarıyla sınanmasıdır.
Mâşita annemizin kıyamete kadar anlatılacak eşsiz imtihanı eşsiz imanıyla Allaha yönelişi ve Peygamberin burnunun direğindeki mis kokuyla taçlandı….
Tercihi “Allah” olanın imanı kamil mekanı cennet olur.
Dün “miraçta” peygamberin mis dediği o koku bugünlerde “Gazze” semalarında.
Allah cc büyüktür o her an herşeyi görüyor ve işitiyor güzel ve o kadarda önemli bir yaziyi kaleme dükmüşsün spas