İki toplumun sarıya olan merakı ve farkları birinde yelekler bir diğerinde gelinler. Son günlerde olmazlar olunca akıl sersemleşti. Birden hayaller bugüne kadar yazılanlar çizilenler tezler makaleler fikir ve zikir adamları hepsinin söylemleri çöpe gitti neden mi? Çok basit. Dış güçler Fransa’yı karıştırdı.
Ne kadar alıştığımız bir cümle değil mi? yıllarca bu toplumun bir bölümü sürekli bu tarz söylemlerle uyutuldu gitti. İtiraz kültürünü hesap sorma kültürünü hak hukuk adalet eşit yaşam adil paylaşım gibi söylemlerin vatana ihanetle eşdeğer sayılan bu toplum hep verilenle yetinmenin ötesine geçemedi.
*****
Yöneten hükümetlerin tamamı kendisine muhalefeti dış güçlerin oyunu diye haykırıp durdular saatlerce televizyon programları ve birde özel kalemşörleri ve algı operasyonlarıyla halka gerçeği asla söylemediler.
Milliyetçi damarlar üzerine yapılanlar ve politik manevralarla günlük siyaset üretenler ve yandaş karşıt ve dış güçler üçgeninde çırpınanlar ve hüzün dolu sonlar arasında kaybolup giden yıllar tükenen yaşamlar zindanlar hapisler açlık sefalet ve kaybeden ülke ve halkların tümü.
*****
Siyaset iklimi hep aynı olan ülkelerin hazin yaşam serüveni böyle kimi “Yollar yürümekle aşınmaz” derken bir başkası “zam isteyen asgari ücretliye dış güçlerin maşası” derdi bir başkası birilerine “Yaramaz çocuklar bunlar” derken bir başkası ise “sokaklar hak talep edilen yerler değil bunlar vandallardır” dedi. Daha neler neler sayılır çok uzatmadan tekrar Fransa’ya dönelim bunlar bizim kör talihimiz.
Evet günler günleri aylar ayları kovalarken Fransa’da polis ve halk birbirlerini kovalayıp durdu sarı umutlar yeşerdikçe yeşerdi. Tek tek haklarını aldılar ve hala talepler devam etmekte. Liseli gençlerin eğitimdeki talepleri, genç dinamik beyinlerin kimsenin maşası olmadan haklarını alacakları gün yakın ve mutlu sonla bitecek.
*****
Bunca olup bitenlere inat demokrasi insanca yaşamın merkezini yönetenler asla bir dış müdahaleden istihbaratlardan vatana ihanetten terörist gibi söylemlerden bahsetmeden insanca vatandaşlarının söylemlerini tek tek yeniden ele alıp oturup konuşarak çözmeye ve mutlu bir sonla bitirmeye çalışan politikacılar mevcut.
Demokrasinin hak hukuk ve insanca yaşamın merkezinde kimse kiliseye ayakkabıyla girmedi kimse şaraplı görüntü vermedi ve kimsede bunların arkasına sığınmadı ve bu şekilde itibarsızlaştırma metodunu da kimse uygulamadı. Ne mutlu insanım diyene ne mutlu konuşabilene.
*****
Bir kısa not, kenarda bekleyip avuçlarını ovuşturanlar bu bir Avrupa baharı değil çünkü burada halk eğitimli bilinçli ve insanca yaşamdan başka talepleri de yok. Saygılar beyler ve hanımlar.