Sol’un batıda bölüne bölüne “Dersim” başta olmak üzere doğuda birleşe birleşe secim hazırlığını-anlamsızlığını-anlamlandırmaya çalışalım…..
Nişantaşı devrimcileri, TİP'lisi, TİP'sizi, SMF’lisi, Türkiye Komünistleri,
Sol Sosyalist anlayışı; çakma türkü evi devrimcileri, sözde emekçi EMEP'liler, hepsi bir koltuk uğruna devrimi ve ideolojiyi unutup laf ve hakaret düellosuna girdi.
Ne uğruna;
Bir seçimlik uğraş ve kazanamayacakları “KADIKÖY” belediyesi uğruna.
Bütün bu kızılca kıyamet, namı diğer “komünist başkan'ın” Kadıköy adaylığını ilanıyla başladı.
Nohutçu başkan Ovacık’tan sonra şimdi de Kadıköy Moda sahilinde lüks cafelerde fasulye pazarlayıp, devrimcilik yapacak/oynayacak diye…
Bunların alayı böyle; pos bıyıklı, parkalı, montlu, slogandan öteye geçmeyen klişe sözleri ve üç beş kişilik, köhneleşmiş, modern dünya düzeninde karşılığı olmayan ideolojik ağır Abilerden ibaret.
Unutmayın;
Hepinizi, topunuzu, alayınızı meclis koridorlarına götüren halklara ihanet ettiniz.
Azıcık tüylenince devrim yaptığınızı sandınız.
Üç ceylan derisi koltuğa bu halkları sattınız.
Ayrılıp tabela partisi TİP’e geçtiniz. Hep bir ağızdan, "Komünizm" dediniz ve devrim naralarıyla halkları kandırdınız.
Bir diğeriniz (TKP) ise, utanmadan, arlanmadan Şeyh Said’e dil uzattınız. Hadsiz bir üslupla, düşman ve hain ilan ettiniz.
Mayıs seçimlerinde ise, onlarca milletvekili kaybını, kendilerini meclis koridorlarına taşıyanlara -utanmadan- yaşattınız.
Seçim bölgelerinde; devrim, sosyalizm, antiemperyalizm sözcükleriyle bu halklara, devrim vadedeceğinizi sandınız.
Sol/sosyalizm/devrim adına, seçimden seçime ortaya çıkıp, bayrak ve parmak sallayarak, ezilenlerin, sömürülenlerin umudunu soldurdunuz.
Madem derdiniz “Devrimdi” işçi sınıfı adına siyaset yapmaktı (TİP,TKP ve diğer sol fraksiyonlara) şunu söylemek istiyorum; gidin, işçi ve emekçilerin yoğun yaşadığı merkezlerde seçim çalışmalarınızı yürütün. Seçime o bölgelerden girin.Halklarda size inansın
Örneğin; Gebze ,Dilovası,Kocaeli,
Ama yok, olmaz. İşinize gelmez. Çünkü, amaç farklı.
Gaye; popülist bir davranışla, şatafatlı yalılarda zevk ve sefa süren, lüks kafelerde kahvelerini yudumlayan insanlarla beraber “Salon devrimciliğini” yapmak.
"Sol’un en büyüğü benim" diyebilmek.
Gaye; madenlerde, OSB’lerde, AVM’lerde, fabrika tezgahlarında, ulaşımda, köy ve kentlerdeki yaşam alanlarında,talan edilen ormanlarda, işçi-işsiz, genç ve emekli haklarında, kadın-erkek tüm ezilen ve sömürülenlerin yanında omuz omuza bir direniş ve mücadeleyse gidin oralarda çalışın.
Seçim, koltuk ve ihanet üçgeninde cebelleşen bir Türkiye sol’uyla karşı karşıya olmaktan bu halklar usandı
Nasıl ki; emek,hak,hukuk ve adalet mücadelesi için ortaya konulan direnişlerde; sadece alanda fotoğraf çektirip, bayrak sallayıp, görüntü veren, bu salon ve türkü evi devrimcileri, seçimlerde de gerçek direniş ve dayanışma devrimcilerini bir çırpıda dün nasıl sattılarsa bügün de işlerine geldiğinde Kadıköy’de gelmediğinde ise Dersim’de satarlar.
Sosyalistler ve sol’un kendisi, bu geniş kitlelerle birlik içinde yan yana olması gerekirken, karşı karşıya duruyor, seçim meydanlarında didişiyor ve üstelik halkların bunlara inanmalarını bekliyorlar.
Türk Sol'unun bileşenleri Kadıköy’de rakip Dersim'de ise derin bir siyasi ittifakla birleşiyor olmasını Dersim halkı ve dostları iyi anlıyor, biliyor ve bunu asla unutmuyor olacak …
Dersin değil Tunceli. Yüzlerce yıllık insanlığın yarattığı değerler ve bedeller üzerinde tepinmişsin. Şeyh Said bir emperyalist uşak ve vatan hainidir. Türk solu değil sol…