Işid emiri Ahmed el-Şara ile Kürt komutan General Mazlum Abdi’nin Suriye’deki ortaklık antlaşması...
Antlaşma “bölünmemiş tek Suriye” antlaşması olarak dünya kamuoyuna servis edilmeye çalışılsa da SDG için şimdilik asıl kazanımı Suriye’nin kurucu unsuru Kürtler'in varlığının resmen tanınmış olmasıdır.
Başka da bu antlaşmaya bir anlam yüklemeye gerek yok.
Kaldı ki imzalanan bu antlaşma uzun vadeli bütüncül bir “Suriye Cumhuriyetinin” varlığı ve devamını kapsayan bir antlaşma da değil!
Çünkü ortada bir zihniyet çatışması-savaşı var.
Bir tarafta demokratik özgürlükçü kadın paradigması olan Suriye Demokratik Güçleri (SDG), diğer tarafta ilkel vahşi uygulamaları olan kadınları ve çocukları savaş ganimeti olarak gören pazarlarda satan bağnaz bir örgüt anlayışı var.
Bu birliktelikten demokratik bir Suriye cumhuriyeti oluşur mu?
Doğanın kanununa, insanın yaşamsal zihniyetine de aykırı bir bekleyiş olur!
-EZİDİ Kadınlara ihanet
-Cariye Pazarlarını yok sayma
-Kafa kol kesen
-Kafeste insanları canlı canlı yakan
-Saç sakal ve cübbeli ilkel anlayışı tanımak olur.
-Kobani şehitlerine Ebu Leyla ve yoldaşlarına
-Kobani kumpas davasına Selahattin Demirtaş ve arkadaşlarının yattığı onca cezaya boyun eğmek kabullenmek olur.
Dünya genelinde pek çok ülke tarafından ‘terörist örgüt’ olarak kabul görmüş el-Kaide ve IŞİD kökenli Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) örgütü ve el-Colani olarak bilinen lideri Ahmed el-Şara'yı tanımak, kabullenmek olur.
Suriye Demokratik Güçlerinin (SDG) vizyonuna, paradigmasına, direniş geleneğine yoldaşlık hukukuna aykırı bir anlaşma- tokalaşma olur.
Suriye’nin üçte birine ve zengin petrol kaynaklarına hükmeden ve ABD tarafından desteklenen müttefik olarak kabul gören örgütlü demokratik bir yapının tüm paydaşlarına ihanet olur.
Bu antlaşmanın varlığı sadece bir geçiş süreci antlaşmasıdır.
Büyük Ortadoğu projesi (BOP) aşama aşama yaşama geçme, yeni haritalar, çizilecek sınırlar, devletleşecek halkların ortaya çıkış süreci antlaşmasıdır.
Suriye’de yaşanan gelişmeler ise Özerk bir yapının hayata geçme sürecinin adım adım işlenmesi sürecidir, antlaşmalar bunun bir parçasıdır.
Sonuç olarak 'Dış Kürtler' in huzuru 'İç Kürtler' i mutlu eder, geleceğe birlik içinde umutlu bakmalarının yolunu açar.