İktidarın beklediği arzuladığı şimdilik oldu.
Üçlü zirveden çatlak sesler duyuldu ,iki aday arasında siyaseten kurnazlıklar net bir şekilde görüldü.
Biri ön seçimde diğeri anket sonuçlarında ısrarcı davrandı çünkü her ikisi de kazanabilecekleri yöntemi iyi bilecek kadar zeki siyasetçi.
Mansur Yavaş önseçime girmeyeceğini açıklayınca doğalında CHP’nin cumhurbaşkanı adayının Ekrem İmamoğlu olduğu netleşti.
Önseçim çalışmaları da demokratik görüntü...
İktidar ise; İmamoğlu’nu derin bir yargı ablukası altında tutmaya, alacağı ceza üzerinden siyaseten yasak getirip seçime sokmamaya gayretli.
Mansur Yavaş da bu sonuca meraklı! …..
İmamoğlu’na dava üstüne dava açılıyor olması, Beylikdüzü belediye başkanlığından, 'ahmak' davasına kadar anlamsız bir çok sebebten devre dışı bırakma hesapları açıkça görülüyor. İktidarın bilindik yöntemlerle siyasete, yargıyla müdahalesi, tutuklamalarla siyaseten yasak getirme çabası 23 yıllık pratiğin uygulama halidir.
İktidarın bilindik bu hali,yargı sopası, seçim kurnazlığı, İmamoğlu’nu dışarda tutma gayreti, Mansur Yavaş’a altan destek sayılabilecek söylemleri, trolleriyle sosyal medya paylaşımları, kalemşörleri, görsel medyası İmamoğlu-Yavaş çatışmasını körüklemekle görevli ordusu iş başında.
İktidarın bütün bu hukuksal ve gayriahlaki kuşatmalarına, ceza barikatlarına, itibarsızlaştırma çabasına, üçlü zirveyi karıştırma gayretine Mansur Yavaş’ın tavrı- tepkisi ve seçim yaklaştığında neler yapacağı, nasıl tavır alacağı da büyük bir muamma.
Çünkü milliyetçi anlayışın BEKA sorunu üzerinden söze başlayıp herşeyi mübah görecek koltuk-ikbal ve yönetme aşkları anlayışları var.
Şimdilik kenarda durup izlemeyi, iktidar yargısının İmamoğlu kararını beklemeyi, seçmen nezdinde kapsayıcı birlik beraberlik görüntüsüyle pirim kazanmayı tercih ediyor olması da siyasetlerinin gereğidir.
Ne de olsa rakibi Ekrem İmamoğlu "Yunan sevicisi, terör destekçisi, Avrupa meraklısı, Ermeni lobisinden yana, Soros çalışanı, tatil yapma gezme ve restorantlarda balık yeme hayranı, devlet millet düşmanı(!)"
Son olarak ;
Bunca derin ekonomik krize, tekçi zihniyete, yokluk ve yoksulluğa, parti devleti anlayışıyla yapılan siyasete adaletsizliğe güvensizliğe çaresizliğe haksız hukuksuz uygulamalara rağmen koltuk uğruna İmamoğlu-Yavaş çatışması körüklenir de CHP ve dostları kaybederse halklar bunun hesabını ağır sorar.
Umulur ki Mansur Yavaş ile yeni bir Meral Akşener vakası (!) yaşanmaz.