Günümüzde engelli bireylerin istihdamı, hâlâ çözülmesi gereken önemli bir toplumsal sorun olarak karşımızda duruyor. Bu durum yalnızca mavi yaka işler için değil; eğitimini tamamlamış ve mesleğini icra etmek isteyen engelli bireyler için de geçerli. Örneğin, bir engelli diyetisyen olarak mesleğimi yapmak isterken karşılaştığım zorluklar, sadece fiziki erişim engelleriyle sınırlı değil…
Kamu kurumlarında engelli sağlık personelinin istihdamı, yetersiz atama kontenjanları nedeniyle oldukça sınırlandırılmış durumda. Özel sektörde ise işler daha da karmaşık. Engelli kotası var ama çoğu yerde ya kullanılmıyor ya da sadece göstermelik işe alımlarla geçiştiriliyor. Liyakate dayalı değil, tanıdıkla, torpille yürüyen sistemde engelli diyetisyenlere sıra gelmiyor.
Diyetisyenlik; birebir iletişim ve bilimsel danışmanlık temeline dayalı bir meslektir. Engelli bir birey olarak empati yeteneğimiz, yaşam tecrübemiz ve mesleki bilgimizle çok değerli katkılar sunabiliriz. Ancak bu katkıyı gösterebilmemiz için önce bir fırsata ihtiyacımız var olduğunu düşünmekteyim.
Engelli sağlık profesyonellerine kapı aralamak; yalnızca bir istihdam politikası değil, aynı zamanda toplumsal kapsayıcılığın da bir göstergesidir. Kamuda daha fazla kontenjan açılmalı, özel sektörde teşvikler artırılmalı ve en önemlisi, önyargılar yıkılmalıdır.
Unutmayalım: Engelli bireyler değil, fırsat eşitsizliği engel yaratır.
Yorumlar
Kalan Karakter: