Toplumda çok yaygın ama yanlış bir düşünce var: Zayıfsan güzelsin, güzelsen değerlisin. Bu düşünce özellikle sosyal medyada sıkça karşımıza çıkıyor. Ünlüler, mankenler ve influencer’lar üzerinden yaratılan ‘ideal beden’ algısı, özellikle gençlerin kendi vücutlarını beğenmemelerine neden oluyor.
Ama şunu bilmeliyiz: Her zayıf beden sağlıklı değildir. Ve her sağlıklı beden zayıf olmak zorunda da değildir.
Anoreksiya, bulimia, tıkınırcasına yeme gibi yeme bozuklukları sadece kişisel sorunlar değil. Aynı zamanda toplumun bize dayattığı güzellik kalıplarının bir sonucudur. Genetik yatkınlık, aile baskısı, travmalar kadar; medya, diyet kültürü ve ‘fit’ olma takıntısı da bu sorunları tetiklemektedir.
Günümüzde yemek yemek bile neredeyse suç gibi görülüyor. Bu da modern çağın en üzücü çelişkilerinden biri.
Bir diyetisyen olarak açıkça söyleyebilirim ki: Bize ‘ideal’ diye sunulan bedenler çoğu zaman sağlıklı değil. Bu bedenlerin ardında bazen hormon sorunları, bazen kas kayıpları, bazen de bastırılmış duygular ve yalnızlık var.
Gelin estetik yerine etik düşünelim. Güzellik baskısına değil, sağlık hakkına sahip çıkalım.
Yorumlar
Kalan Karakter: