Gümüşdamla'nın anısına...
Yayınlanma :
10.11.2014 15:47
Güncelleme
: 10.11.2014 15:47
“Gümüşdamla’nın aramızdan ayrıldığını öğrenmek nasıl bir şey hissettirmez” diye düşünmeden edemiyorum.
Bir anormallik var bende. İlk defa olan bir şey de değil aslında.
Ağlamak isteyip ağlayamamak, çevrede gözyaşlarına boğulan insanları görüp de hiçbir şey olmamış gibi izlemek garip geliyor. Suçluluk duygusu sarmalıyor zihnimi.
Bu nedenlerle kendime karşı inanılmaz bir öfke taşıyorum içimde… Aynı öfkenin daha fazlası ise düzene ve düzenin doğurduğu samimiyetsizlere/samimiyetsizliklere…
Timsah gözyaşları dökenlere, çelenkleri protokol sırasına uydurmaya çalışanlara, mezarlıkta anı fotoğrafı çektirenlere, cenazenin de şovunu yapmaya çalışanlara…
Umut arayıp, “Haberin var mı” diye sorduğunda aklımın ucundan bile geçmemişti.
“Gümüşdamla ölmüş” dediğinde ise içimdeki tüm duyguları bir anda yitirdim sanki.
Üzüntü adına hiçbir şey yoktu içimde, sadece öfke vardı.
Hastane önünde beklerken buz kestik. Hava, sanki o ölümün soğukluğunu hissettirmek ister gibiydi. Ömer’le hastane önünde beklerken bedenimiz adeta buz kesiyordu ancak aslında buzula dönüşen yüreğimizdi. Yüreğimize buzdan bir hançer saplanmış ve titriyorduk farkında olmadan. Hissiz olmadığımızı biliyorduk, sadece inanmak istemiyorduk.
Gözümüzün önünde hastanede ziyaret ettiğimizde tanık olduğumuz o inatçı, devrimci, mücadeleci gülümseyişi vardı.
Gümüşdamla’dan çok O’nun Deniz’ini, Yağmur’unu, eşi Hilal’i düşünüyorduk. Tutkuyla bağlı olduğu ailesini…
İnanmak, kabullenmek zordu, hala da zor.
Seveni çoktu Gümüşdamla’nın, sevmeyeni de çoktu.
Seveni de sevmeyeni de cenazesindeydi…
Gümüşdamla farkında olmadan çok şey öğretmişti bize.
Örneğin, her tarafı pisliğe bulaşmış bir dünyada onurlu, gururlu yaşanabileceğini göstermişti.
Kalemini asla satmayan/satmayacak gazetecilerin hala var olduğunu onun sayesinde öğrendik.
İnandığı değerler uğruna aç kalmayı bile göze alabilecek insanların hala var olduğunu yine onun sayesinde öğrendik.
Asabiydi Gümüşdamla, sertti. Kısa boyuna karşın gözünü kırpmadan karşısındakinin üzerine atlayabilen biriydi.
Asık yüzlü olarak bilinse de yufka yürekliydi aslında. O asık suratın altında vicdanının altında ezilen, kendisini üzen, kıran, öfkelendiren insanlara karşı sevgi besleyen bir adam vardı.
Tanıdıkça öğrendik.
Bütün dünyası kızlarıydı. Deniz koymuştu adını bir tanesinin. Deniz’in her isteği emirdi O’nun için.
Deniz, “Baba öperken bıyıkların batıyor” dediği için hiç düşünmeden bıyıklarından vazgeçebilen bir adamdı Gümüşdamla.
Cemiyetin bir üyesi oldum onun sayesinde.
Devrimciydi Gümüşdamla… Yoldaşlarının anısını yaşatırdı. Eski günleri anımsadığında adeta kendinden geçerdi.
Kafamız pek uyuşmazdı bazı konularda. Muhaliftik çoğu zaman. Biz kızardık o gülerdi.
“Mücadeleye devam” derdi hep. “Siz bizim yaptığımız hataları yapmayın” der vazgeçmememiz için yüreklendirirdi.
Hasta yatağında bile Bayram Gazetesi için talimatlar verecek derecede de işine düşkündü.
Gitti Gümüşdamla…
“Mazot’a mı yine” diye sormayacak bir daha.
“Lan Allah’sızlar unuttunuz beni” diyerek sitem de etmeyecek bir daha.
Herkesin korktuğu benimse gönül rahatlığıyla oturduğum Genel Sekreterlik koltuğuna artık nasıl oturacağım bilmiyorum.
Elindeki büyüteçle Halil Abi’nin başına bakıp takılmayacak bir daha…
Hüseyin ve Özcan Abi bir daha onu kızdırmak için oturdukları yerden laf atamayacaklar.
Salim abi "Kirve" diyemeyecek bir daha.
Yüreğimizi yakmadın Gümüşdamla, sen bizim yüreğimizi dondurdun.
Yüreğimiz titriyor.
Erken gittin daha çok erkendi.
Önce Çağatay sonra Levent…
Ya Emrah…
Şimdi de sen…
Çok erkendi daha…
İşte şimdi şu an, bu satırları yazarken buzlarım çözüldü.
Boğazımda bir düğümle kalakaldım.
Bu kadar erken gitmek zorunda mıydınız?
Herkes soruyor “Neden iyi insanlar bu kadar erken gidiyor” diye.
Yanıtsız kalıyoruz.
Geliriz elbet biraraya, istediğimiz gibi bir gazete çıkarırız belki orada.
Samimi ve gerçek dostlarla çıkarırız istediğimiz gazeteyi. Yaparız istediğimiz TV programını…
Sen projelerini hazırla, kadronu kafanda kur biz geliriz elbet.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: