MUSTAFA ÖZKE
ADANA (GÜNAYDIN) – Edebiyatçı yazar Müslüm Kabadayı, bir edebiyat öğretmeni olarak edebiyat ve sanatın her zaman toplumun hizmetinde olması gerektiğine inandığını vurguladı. “Emek denilince çalışan üreten, yol gösteren, düşünen, düşündüğü için çile çeken insanları düşünmüşümdür” diyen Kabadayı, Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde Adanalı edebiyatseverlerle bir araya geldi. Kabadayı ‘Közlü Yürekler’ adlı öykü kitabını da hayranları için imzaladı.
ÖRNEKLERLE EMEK EDEBİYATI
Emeğin, insanın doğayı ve kendisini dönüştürmesinin, yaratıcı atılımının temel dinamiği olduğunu belirten Müslüm Kabadayı, “Bunu da şiirle sanat emeğine dönüştüren büyük şair Nâzım Hikmet’tir” dedi
Müslüm Kabadayı, Adana’da Nazım Hikmet Kültür Merkezi Yılmaz Güney Sahnesi’nde Türkiye'de emek tarihi ile emek edebiyatının ilişkisini kurdu. Şiir-öykü ve romanlarda emek mücadelesinin nasıl işlendiğini yapıtlardan alıntılarla işledi ve katılımcıların sorularını yanıtladı.
Nazım Hikmet’in ‘Güneşi İçenlerin Türküsü’ şiiriyle konuşmasına başlayan Kabadayı, Türk edebiyatına önemli eser kazandıran şairlerin şiirlerinden örnekler sundu.
EDEBİYAT TOPLUMUN AYNASI
Edebiyat ve sanatın her zaman toplumun hizmetinde olması gerektiğine inanan bir edebiyat öğretmeni olduğunu belirten Kabadayı, “Emek denilince çalışan üreten, yol gösteren, düşünen, düşündüğü için çile çeken insanları düşünmüşümdür. Kişiliğimizin oluşumunda katkısı olan kitaplar, o kitapların yazarları; Fakir Baykurtlar, Yaşar Kemaller, Aziz Nesinler, Kemal Bilbaşarlar, Necati Cumalılar, Nazım Hikmetler, Gorkiler, Puşkinler.. Hangi birini saymalı?. Bir yazar ne yaşarsa, onu yazar, derler ya, görüp yaşadıklarından başka, olmasını istediği şeyleri de dile getiriyor bazı yazarlar. Edebiyat toplumun bir aynası. Böyle olunca da çağına tanıklık eden yazarları ve eserleri düşünüyorum: Durgun Don, Şolohov’un Sovyet Devrimi’ne tanıklık eden romanlardan biridir. Batı Cephesi’nde Yeni Bir Şey Yok, Remarque’ın İkinci Dünya Savaşı’na tanıklık eden romanlarından biridir. Çanlar Kimin İçin Çalıyor’la Hemingway İspanya iç savaşına tanıklık eder” diye konuştu
ÖYKÜCÜLÜĞÜMÜZ 150 YILLIK
Edebiyatta emek mücadelesine yer veren yazarları anlatan Kabadayı, “Dünya edebiyatıyla karşılaştırdığımızda henüz çok genç sayılabilecek öykücülüğümüz bugün ortalama yüzelli yıllık bir geçmişe sahip. İlk kez Tanzimat döneminde karşılaştığımız modern öykücülerimizden Sami Paşazade Sezai’nin Küçük Şeyler adlı öykü kitabındaki Pandomima adlı öylü ile emek dünyasına bir değinme olduğunu görmekteyiz. Pandomima sanatçısının yalnızlığının ve yoksulluğunun dile getirildiği bu öyküde sanatçının kendi başına ayakta kalma çabasına da tanık oluyoruz” şeklinde konuştu.
Aziz Nesin, Sabahattin Ali gibi dünyanın en önemli emek yazarlarından Çukurova’nın bereketli topraklarına gelen Müslüm Kabadayı, Sosyalist gerçekçi bir çizgide ilerleyen Orhan Kemal’in Kardeş Payı adlı kitabından örnekler verdi.
HAMALBAŞI’LAR ÇOĞALDI
Öyküde 1960’ların hamalı Siverekli’nin, günümüz sendikacılarına adeta ders verdiğini vurgulayan Kabadayı, 2010’ların Türkiyesi’nde ‘Hamalbaşı’ların ne kadar çoğaldığını söylesek yalan mı olur?. İşte sendikaların hali ortada. Söz sahibi sendikalar işçiyi memuru düşüneceğine işvereni düşünür durumda. Sendika patronlarını da Siverekli gibi aradan çıkartmak gerekmiyor mu bugün?” açıklamasına yer verdi.
Kabadayı şöyle devam etti: “Emek öyküsü, emeğe ve emekçiye adanmış öyküdür. Merkezine bunları alır. Köyde, şehirde, tarlada, fabrikada, pazarda, sokakta, kahvede, evde, sofrada, yatakta… emeğin ve emekçinin ahvali nasıldır?, anlatır. Diyeceğim hayatın her alanıyla ilgilidir. Başka öykülerden farkı şurada: Bu öykünün hayat algısını maddi ilişkiler belirler. Yani üretim, mübadele ve zenginliğin paylaşımı. Bunlara bağlı olarak mülkiyet ve egemenlik de girer devreye. Kişilerin sevgileri, öfkeleri, merak ve hayalleri, kullandıkları dil, üzerlerindeki giysi, bulundukları mekanlar ve karşıtlarıyla yaşadıkları hep bu açıdan öykülenir”.
Yorumlar
Kalan Karakter: