Hayat, çoğu zaman bize ne kadar kırılgan ve geçici olduğunu hatırlatıyor. Dört gün önce ağabeyim Yusuf Ziya Üçdağ’ı kaybettim. Bu acının ne kadar derin, ne kadar yakıcı olduğunu şimdi çok daha iyi anlıyorum. Kardeş acısı gerçekten çok başka bir şeymiş. İçimde tarifsiz bir sızı, gözümün önünde ise onunla paylaştığımız anılar… Acısıyla, tatlısıyla, kahkahasıyla, hüznüyle bir ömürlük hatıralar.
Yaşam dediğimiz şey aslında bir nefeslik zaman. Dakikalar, saniyeler arasında gidip gelen bir çizgi. O nefes durduğu anda, hayat da duruyor. İşte biz de tam olarak böyle bir şey yaşadık. Bir anda, bir nefesle eksildik. Ve o eksiklik, her an kendini hissettiriyor.
Hayat bize öyle şeyler yaşatıyor ki, çoğu zaman kıymetini bilemeden geçip gidiyoruz. Oysa insanca yaşamak, kardeşçe paylaşmak varken neden birbirimizi kırıyoruz? Neden değmeyecek şeyleri büyütüp, kalplerimizi yıpratıyoruz? Bugün geriye dönüp baktığımda, keşke diyorum… Keşke daha çok zaman geçirseydik, daha çok gülseydik, daha çok konuşsaydık, daha çok sarılsaydık…
Bu yazıyı yazarken sizlere diyeceğim şudur Sevdiklerinizin kıymetini bilin. Onlara sarılmak için, gönüllerini almak için, “seni seviyorum” demek için geç kalmayın. Çünkü hayat, gerçekten de bir nefes kadar kısa.
Ağabeyim Yusuf Ziya Üçdağ’ı rahmetle anıyor, tüm sevenlerine sabır diliyorum.
Yorumlar
Kalan Karakter: