Sayın Hüseyin Avni Coş, bundan tam 1 yıl 1 gün önce 5 Eylül 2011 tarihinde bu kentte Adana Valisi olarak göreve başlamıştı. Sayın Vali göreve başladığı ilk günlerde yerel yönetimlerle, meslek odalarıyla ve seçilmiş atanmış bütün herkesle görüşüp Adana için birlikte çalışacağız diyerek, çözülememiş sorunu olan her vatandaşın kendisini arayabileceğini belirtmiş bu noktada kendisine rahatlıkla ulaşılmasını sağlayacak cep telefonu numarasını da beyan etmişti. Sayın Vali Adana’daki mesaisinin ilk günlerinde bunları söylemesine söyledi ama gerçekleştirmeye fırsat bulamadı.
Ülkemiz terör belası ile yanıp kavrulurken tabanda, halkta ileriye dönük ne olacak bu ülkenin hali ileride bir Türk – Kürt çatışması veya bir Alevi – Sünni mezhep kavgalarına doğrumu gidiyoruz kaygısı duyulurken ve bunlarla birlikte ülkemiz genel bir cinnet hali yaşarken Sayın Valinin Adana genelinde tüm bu kaygılara yönelik sadr-e şifa bir icraatına, söylem ya da beyanına ne yazık ki henüz tanık olamadık. Sayın Vali’yi bir kez olsun bu kentin varoşlarında göremedik. 
Dağlıoğlu mahallesinde, Gülbahçesi mahallesinde, Gülpınar, Barbaros, Yenibey, Meydan, Anadolu, Şakirpaşa ve Uçak mahallelerinin sokak ve caddelerinde Sayın Valinin ayak izlerine rastlayamadık. Bu varoşlardaki bir çocuğun elini tutup başını okşadığını bir eve misafir gittiğini ev halkı ile hemhal olduğunu duymadık, görmedik, şahit olmadık. İl Emniyet Müdürlüğü bünyesindeki Toplum Destekli Polis Şube Müdürlüğünün yürütmekte olduğu projelerle ilgili Sayın Valiyi bir gün olsun, bir kez olsun polis kardeşlerimizle birlikte sahada, alanda kollarını sıvadığını ve yürekten hasbi bir gönülle çalıştığını görmedik.   
Sayın Valim
Son günlerde milletimizin önüne daha önceleri mükerreren ve defaten konulan ve maalesef milletimiz nezdinde bir karşılık bulan ve gereği yerine getirilerek binlerce kardeşkanının dökülmesine neden olan “ölüm oyunu” adlı senaryo yeni yazılımıyla bir kez daha milletimizin önüne gereği yapılsın diye servis edilmeye çalışılmaktadır(!) Geçtiğimiz aylarda Adıyaman’da, Alevi kardeşlerimizin yoğun olarak yaşadığı mahallede 200 civarında evin kapısına, penceresi ve bahçe duvarlarına bazı şekil ve işaretler yazılıp çizilmişti.
Sonra buna benzer bir olay, Malatya’nın Sürgü beldesinde angut bir maganda ramazan davulcusu, alevi bir yurttaşımızın evinin önünde sahur vakti dakikalarca davul çalması sonucu, ev sahibi ile davulcu arasında kısa süren bir tartışma yaşanmıştı. Bu iki olay özellikle de Malatya Sürgü’deki olay, Yeminli Türkiye Düşmanlarınca sosyal medya üzerinden şişirilerek tüm Türkiye’ye bilgi kirliliği içerisinde üflenmiştir. Benzer iki olayda önce İstanbul Ayazağa’da sonra Muğla Dalyan’da yaşanmış bazı kavga ve tartışmalar bir Türk –Kürt çatışması varmış gibi dezenforme edilmiştir.
Peki, neden bu şekilde bir Türk – Kürt / Alevi – Sünni çatışması çıkartılmak isteniliyor? Türkiye zemininde böyle bir çatışmaların karşılığı var mı? Evet… ne yazık ki var. Zaten, Yeminli Türkiye Düşmanlarına ilham veren ve bu şeytanları harekete geçiren hareket noktası da bu ve benzeri çatışmaların bu topraklar üzerinde makes bulabileceği ihtimalinin yüksek oluşudur. Peki, 12 Eylül öncesi ve sonrası, Maraş ve Çorum Olayları, Sivas Madımak ve Erzincan Başbağlar katliamları, Gazi Mahallesi provokasyonlarının tamamı bu ülkede yaşanmadı mı? 
Bu olaylar hepimizin yüreğini pare pare edip, ciğerini dağlamadı mı?.. dağladı. O halde bugün neden halâ böyle bir tehlikenin güçlü bir şekilde ortaya çıkabileceği kaygısını yoğun olarak yaşıyoruz. Dün… Maraş, Çorum, Sivas-Madımak, Erzincan-Başbağlar. Bugün… Adıyaman, Malatya-Sürgü, İstanbul-Ayazağa, Muğla-Dalyan. Yarın sırada… İzmir, Adana, Ankara, Konya, Kayseri, Antep ve bütün Türkiye var öyle mi? 
Biz Türkler – Kürtler – Alevi ve Sünniler bu kadar akılsız, basiretsiz, her türlü yönlendirme ve provokasyonlara açık iradesiz, aklını kullanamayan kurgulanmış mekanik robotlar mıyız ki her dönem bir şekilde birileri çıkıyor ve bizleri ölmeye ve öldürmeye formatlıyor(!) Zaten… Terör deyip öldürüyoruz, trafik deyip öldürüyoruz, töre deyip öldürüyoruz, kan davası deyip öldürüyoruz. Yan baktın deyip, omuz attın deyip öldürüyoruz, ya benimsin ya kara toprağın deyip öldürüyoruz, seni başkasına yar etmem deyip öldürüyoruz. Oğullarımızı, kızlarımızı, annelerimizi, babalarımızı öldürüyoruz, tanıdık tanımadıklarımızı öldürüyoruz. Hırsızlığa girdiğimiz evin sahibine önce tecavüz ediyor sonra da öldürüyoruz. 
Alacak verecek meselesinden, çek senet tahsilâtının zora girmesinden öldürüyoruz, doktoru öldürüyoruz, hemşireyi öldürüyoruz, askeri, polisi, öğretmeni öldürüyoruz. Sevmediğimizi, kıl olduğumuzu öldürüyoruz. Başarılı insanların başarılarını kıskanıp öldürüyoruz. Allah’ım.. Hepimiz Birer Ölüm Meleği (Azrail) Olduk. Azrail’den rol çaldık, O’na örneklem oluşturduk. İnsanlığımızı, adamlığımızı kaybettik. Çürüdük, kokuştuk, çözüldük, dağıldık, “us” umuzu yitirdik. Dur durak bilmeksizin devamlı olarak birbirimizi öldürdük ve son hızla da ölmeye, öldürmeye devam ediyoruz. 
Sayın Valim
Milli Türk Devletinin beka ve ilelebet payidar olma konumuna helal gelmiştir. Bu helal her fırsatta dostluğu ve müttefikliği ile övündüğümüz Amerika ve Batının Egemen Güçlerinden gelmiştir. Bu helal’in ana argümanı Milli Devletin bölünüp parçalanması bir Türk – Kürt iç çatışması çıkartılması ve Alevi – Sünni kardeşlerimiz üzerinden bir mezhep çatışması fitilinin ateşlenmesidir. Türk, Kürt, Alevi, Sünni olarak bizlere düşen ve öncelikli olarak yapmamız gereken ABD’ye, İsrail’e, Küresel Emperyalizme rağmen kardeşlik hukukumuzu şahikalara taşıyıp kıyamete kadar şad etmek olacaktır. 
Buradan Sayın Vali’yi tarihsel bir göreve davet ediyoruz. Sayın Vali, kentimiz demografik yapısı itibarıyla Türkiye mozaiği konumundadır. Bu mozaik üzerinden oluşan kadim kardeşliğimizin ilelebet payidar olabilmesi noktasında sizden bu kentin uyuyan, atıl, stabil, bananeci, vurdumduymaz dinamikleri olan Üniversiteyi, Yerel Yönetimleri, STK’ları, Meslek Odalarını, Vakıf ve Her türlü Yardım Derneklerini, Türk – Kürt, Alevi – Sünni Kanaat Önderlerini, İl Müftülüğünü,Yerel Basını (gazete,televizyon) ve Kardeşlik Hukuku noktasında söyleyecek sözleri yapacak çok işleri olanları uyandırmanızı bu noktada Adana’yı ayağa kaldırarak bu sinerjiyi bütün Türkiye’ye transfer etmenizi bekliyor ve istiyoruz. 
Bu bağlamda Sayın Coş’u, Ayağında Demir Çarık, Elinde Demir Asa’sı ile Tribünlerden Sahaya, Alana Davet Ediyoruz. Buyurun Sayın Valim biz buradayız sizi de omuz vermeniz için sahaya, alana bekliyoruz. 
                                                    
                                                    
                                                
                                                
                                                                                                                                    
                                                
                                                                                                    
                                                
                                                
                                             
                                            
Yorumlar
Kalan Karakter: