O kadar çok kanayan yaramız var ki,  terör, işsizlik, şiddete uğrayan kadınlarımız…
Bir de çocuklarımız…
Adana’nın en önemli sorunlarından olduğu gibi, aynı zamanda en büyük utancımızdır sokaklarda çıplak ayaklarla kırk derece sıcak altında dilendirilen ve çalıştırılan çocuklarımız.
Özellikle son iki aydır kentin merkezindeki caddeler ve sokaklar dilenen/dilendirilen, çalıştırılan çocuklarla dolmuş durumda. 
Çocuk olmanın verdiği masumiyet mi, yoksa o masumiyeti kullanarak onların üzerinden rant elde edilmesi mi demek gerek bilinmez ama bir gerçek var ki Adana dilenen/dilendirilen ve çalıştırılan çocuklar bakımından adeta bir cennet. 
Bu sorunla ilgili birimde görev yapan bir sosyal hizmet uzmanının deneyimlerini dinleme şansına erişince durumun vahameti daha iyi anlıyoruz. 
Önce, bir ailede 10–15 arasında değişen çocuğun var olduğunu, bu çocukların hangi koşullarda büyütüldüğünü düşünelim. 
Ne yazık ki bu kadar kalabalık ailelerin çocukları genelde büyütülmüyor. 
Çocuk konuşmaya başlayıp yürüdüğü andan itibaren sokaklarda kendiliğinden büyüyor.
Okuma yazmayı bilmeyenleri olduğu gibi yasal zorunluluklardan okula gidip okuma yazmayı öğrendikten sonra okulu bırakını da var, okul saatleri dışında dileneni de çalışanı da…
Bu sorunda iki nokta ön plana çıkıyor. 
Birincisi kontrolsüz bir nüfus artışı…
Elbette ki kimin kaç çocuk sahibi olacağına ne o anne baba dışında kimse karar veremez ancak bu kontrolsüzlüğün bir şekilde önüne geçebilmek gerekiyor. 
Bu da ikinci nokta. 
Anne-babaların öncelikle anne-baba eğitimi alması, çocuk sahibi olmanın getirdiği sorumlulukları öğrenmeleri, o çocukların da her ne kadar anne-babaları olsalar da onların bireysel hakları olduğunu öğrenmeleri gerekiyor
Sokaklarda dilenen/dilendirilen ya da çalıştırılan çocukların üzerlerinde yapılan aramada her çocuğun üzerinden 100 TL’nin üzerinde para çıktığı gerçeği aslında her şeyin bir özeti. 
Çocukların masumiyetinin kullanılması gerçek anlamda bir sektör haline gelmiş durumda.
Basit bir hesapla bu sektörde dönen paraya bakalım:
10 çocuklu bir aile 5 çocuğun dilendirildiğini/çalıştırıldığını ve her birinin bu yollarla günde ortalama 120 TL para kazandığını varsayarsak o eve günde 600 TL, ayda 18 bin TL para girdiği gerçeğiyle karşı karşıya kalırız. 
Anne evde, baba kahve köşelerinde zaman geçirirken çocukluğunu kent sokaklarında bin bir tehlike altında heba eden çocuklarımız…
Para hırsı uğruna, insanlıktan zerre kadar nasibini almamış ebeveynlerin kendi öz evlatlarının yaşamını acımasız koşullar altında adeta işkence ederek yok etmesi kabullenilecek bir durum değil…
Bu, kanayan yaranın ötesinde insanlığın bittiği noktadır.
Çünkü, kendi canından, kanından olan ve tüm masumiyetiyle yaşamın kötülüklerinden habersiz, yaşamının, yaşının en güzel anlarını çocuk olarak yaşaması gereken öz evladının yaşamını gasp eden ebeveynlerin varlığı insanlığın bittiği noktadan başka bir şey değildir. 
                                                    
                                                    
                                                
                                                
                                                                                                                                    
                                                
                                                                                                    
                                                
                                                
                                             
                                            
Yorumlar
Kalan Karakter: