insanın diyorum
oğuz topaçoğlu gibi dostları olmalı
yanındayken yüreğine tebessüm tohumları eken
***
ve konuşurken
yaşamın bütün olumsuzluklarına rağmen
girdiği yerden umut devşiren
***
akşam birlikteydik
çukurova gazeteciler cemiyetinde
asiye hanım da bir kuru fasulye yapmış ki dumanı üstünde
buğusu pencerenin camına yaslanmış
üzerine kalp çizsem, yerinde!
***
bir de
doğum günüymüş
aliye gültekin’in!
yaş pasta da getirmiş dostlar yemeğin üstüne
sevincini paylaştık
mumları söndürdük
oğuz topaçoğlu onu da ekledi en güzel esprilerine
***
birden
ayağa kalktı
başladı anlatmaya!
ismet, ramazan, selçuk
bu ne şen bir yolculuk!
o hareketler
jestler
mimikler
gülerken hepimiz çocuk olduk!
***
bunu da
bire bir kendi anlattı:
‘haberi toparladım. yazanın, fotoğraf çekenin, hazırlayanın ve gönderenin isimlerini yazdım. iki dakika sonra istanbuldan arayıp beni fırçaladılar
yüksel eker
ramazan biçer
abdullah yakar
mustafa almaz
bu ne kardeşim. biri ekiyor, biri biçiyor, biri yakıyor, biri almıyor, dalga mı geçiyorsun? dediler…’
o an koptuk!
***
bir ara, sustu
‘medya maymunuyduk’ dedi!
sonra kendine bakındı
‘şimdi goril olduk’ diye gülümsedi
babacan davranışıyla
o an dilimize şenlik ekti
***
insanın diyorum
oğuz topaçoğlu gibi dostları olmalı
girdiği karanlığı aydınlatmalı
duruşuyla adamlığı anlatmalı
üç maymunu oynayanların her geçen gün adam yerine konulduğu toplumda…
bakışıyla dersini vermeli
iki söz etmeli, edebilmeli!
***
dostu olmalı insanın
konuştu mu
dinletmeli!
Yorumlar
Kalan Karakter: