Anlatması, yazması o kadar zor ki...
Çok büyük acılar var. İçim yanıyor içim!
Ne isyan edebiliyorum ne de bağırabiliyorum.
Oysaki bu haksızlığa bu adaletsizliğe öyle haykırasım var ki....
Susup içeme atıyorum ama bir yandan da patlamaya hazır bir bomba gibi isyan ediyorum.
26 suçtan sabıka kaydı olan bu şerefsiz nasıl oluyor da sokaklarda elini kolunu sallayarak gezebilir?
Bir yerlerde büyük bir yanlışlık ve haksızlık var.
Bu caniyi içeri atmak bu saatten sonra Şeyda Yılmaz kızımızı geri getirecek mi? Hayır.
Peki sadece bununla sınırlı kalacak m? Onuda sanmıyorum.
Gelecekle ilgili umutlarım biterken, kaygılarım da çoğalıyor.
Oysa Şeyda kızımız öyle değildi.
Ülkesine ve bayrağına öylesine bağlı öylesine aşıktı ki; insanın onu alıp içine sokası gelirdi.
Bakın,kızımız çocukken şehit olmak için dualar eder;''Ülkem için, halkım için canımı seve seve veririm!'' diye söylermiş.
Her zaman devletini koruyan, kollayan, bir A4 kağıdının ziyan olmasına sinirlenen, bayrağına aşık, her gördüğü yerde fotograflar çeken, çok çalışan, aldığı paranın hakkını sonuna kadar vermek için var gücüyle çalışan bir insanı Şeyda kızımız.
Çünkü; ''Devlet bana bu maaşı veriyorsa benim bunu hak etmem gerekir. Bunda yetim hakkı var.'' diyen böylesi vatan aşığı kızımızdı. Ama bir cani çıkıp, onu bizden aldı..
Burada sorgulanması gereken çok şey var ama haykıramıyorum. İçimden isyan ediyorum.
Şeyda kızımız ve tüm Aziz Şehitlemizin Ruhları Şad olsun…